Ali H. Demir
4 Haziran 2013
Eğitim faaliyetleri okul bünyesinde dersler bazında hazırlanmış programların çerçevesinde yürütülmektedir. Okulların kademelerine göre uygulamalar da farklılaşmaktadır. Okullardaki uygulamaların niteliğine ilişkin değerlendirme yapma güç ve yetkisi bakanlığa yasal düzenlemelerle verilmiştir. Yasal düzenlemeler eğitim sisteminin yapılanmasını da şekillendirmektedir.
Genel olarak eğitim sisteminin yapılanmasına bakıldığında bakanlık merkez teşkilatı, taşra ve yurt dışı teşkilatları şeklinde bir yönetsel yapılanmanın olduğu, merkez teşkilatının ve il milli eğitim müdürlüklerinin bu yapılanmada kritik öneme sahip olduğu görülmektedir. Yönetsel yapılanma eğitim öğretim faaliyetlerinin yasal mevzuat çerçevesinde yürütülmesinde etkin bir konumda olmakla birlikte eğitim öğretim faaliyetlerinin yürütülmesinde doğrudan bir etkiye sahip değildir. Eğitim öğretim faaliyetleri okullarda öğretmenler eliyle yerine getirilmektedir. Öğretmenlerin yürüttüğü eğitim öğretim faaliyetleri eğitimin öznesi durumundaki öğrencilerin şekillendirilmesinde başat bir konumdadır. Toplumun geleceği olan öğrencilerin yetişmesi, şekillendirilmesi ve anayasa ve yasalarla çizilmiş çerçeveye uygun bir yapıya kavuşturulması tamamen öğretmenin sınıf içinde yapması gereken faaliyetlere bağlıdır.
Eğitimin yönetsel organları okul müdürlükleri aracılığıyla okullardaki eğitim öğretim faaliyetlerinin yerine getirilmesini sağlamaya çalışmaktadır. Eğitim öğretim faaliyetlerinin istendik düzeyde yerine getirilmesi görevi okul müdürlerine verilen bir görev olmakla birlikte kısmen denetim faaliyetlerine de yer verilmeye çalışılmaktadır.
Eğitim öğretim faaliyetlerinin niteliğinin çerçevesini bakanlık tarafından hazırlanan ders programları belirlemektedir. Eğitim programlarının istendik düzeyde uygulanması eğitim öğretimde amaca ulaşmanın da bir göstergesidir. Eğitim programlarını hazırlayan bakanlık, programların istenen düzeyde uygulanma durumlarını da değerlendirmesi gerekmektedir.
Eğitim öğretim faaliyetlerinin başarılı bir şekilde uygulanma durumuna ilişkin göstergeler eğitim öğretimin ürünü olan öğrencilerde görünecektir. Öğrenci niteliklerine ilişkin değerlendirmeler eğitim öğretimin de değerlendirilmesine ilişkin veriler sağlayacaktır. Eğitim sistemimizdeki uygulamalar öğrenci niteliklerine ilişkin etkin değerlendirmelerin yapılması konusunda önemli sorunların olduğunu göstermektedir. Öğrencilerin sahip olduğu niteliklere ilişkin etkin değerlendirmelerin yapılabildiğini söylemek çok da mümkün görünmemektedir. Öğrenci niteliklerine ilişkin herhangi bir değerlendirme yapılmaması eğitim öğretimin de değerlendirilmemesi anlamına gelmektedir. Değerlendirme yapmamak ise işleyen sistemler açısından çağımızda hiç istenmeyen bir durumdur. Değerlendirme yapmamak ürüne bakmamak, harcanan çabaların sonuçlarıyla ilgilenmemek, yatırımların verimliliğiyle ilgilenmemek, fayda-maliyet analizi yapmamak, sistemin işleyişi ile ilgilenmemek anlamına gelir.
Öğrenciler kayıtlı oldukları okullara yıl boyunca devam ederlerken öğretmenleri tarafından değerlendirmeye tabi tutulurlar. Bu değerlendirmeler sonuç itibariyle öğrencinin hangi niteliklere sahip olduğunun bir göstergesi olarak görülebilir. Ancak bu değerlendirme sonuçlarının süzgeçten geçirilmeksizin eğitim sisteminin gerçek durumunun bir göstergesi olarak kabul edilmesi sistemin sağlığı açısından son derece sakıncalıdır ve ne yazık ki eğitim sistemimiz bu sakıncayı hiç dikkate almaksızın yıllardır adeta gözü kapalı bir şekilde buna aynen devam etmektedir. Son birkaç yıla kadar okullar bünyesinde yapılan bu değerlendirmeler yine okulların tozlu dolapları, rafları içinde kalmaya mahkûmdu. E-okul sistemi sayesinde bunlar merkezi düzeyde de görülür hale geldi. Bu uygulama sistemin değerlendirilmesine katkı sürecinde önemli bir adımdı. Ancak e-okul sisteminin mevcut haliyle etkin bir veri kaynağı olabildiğini söylemek için vakit hala çok erken. E-okul sistemi okul sınırlarında kalan verileri merkezi düzeyden itibaren eğitimin yönetiminden sorumlu tüm birimlere açmış oldu. Şimdi bu verilerin sağlıklı bir şekilde toplanması, değerlendirilmesi, analiz edilip eğitimin değerlendirilmesinde etkin bir şekilde kullanılması gerekiyor.
Eğitim öğretim faaliyetlerinin etkin bir şekilde değerlendirilmesi veriye dayalı olmasını gerektirmektedir. Ancak ondan önce değerlendirme yapma bilincinin eğitim yönetiminde oluşması gerekiyor. Eğitim sistemindeki yönetsel birimler her ne kadar öğretmen-öğrenci etkileşimiyle doğrudan ilgili değil gibi görünse de bu sürece etki edebilecek yegâne güçlerin başında gelmektedir. Bu nedenle bu birimlerin eğitim öğretim sürecinde değerlendirme anlayışı konusunda duyarlılık sahibi olması gerekiyor. Zira öğretmen sınıfta eğitim öğretim faaliyetlerini yürütürken bir üst sistemin belirlediği çerçeveye uygun hareket etmek zorundadır. Bu üst sistem eğitim programları, eğitim sisteminin belirlediği amaçlar, eğitim sisteminin çalışma düzenini belirleyen yasal çerçeve başta olmak üzere birçok ilke ve kuraldan oluşmaktadır. Bu sisteme rağmen öğretmenin başına buyruk hareket etmesi beklenemez. Öyle ise öğretmenin uygulamaları konusunda değerlendirme yapma duyarlılığı eğitim sisteminin yönetsel birimlerinin önemli görevleri arasında olmalıdır. Bu nedenle eğitim öğretim faaliyetlerine ilişkin çalışma yaparken yönetsel birimlerin yapılanmasına da öncelikle önem verilmesi gerekmektedir. İyi bir eğitim sistemi yönetsel birimler başta olmak üzere eğitimle ilgili her parçanın etkin, verimli, işlevsel ve amaca uygun bir şekilde işletilmesi ile mümkün olacaktır.
Türk eğitim sistemi içinde bu yönüyle önemli sorunların olduğu görülmektedir. Başta yönetsel birimler eğitim öğretimin niteliğine ilişkin duyarlılık konusunda yetersizlikler taşırken programların hazırlanması, uygulanması ve değerlendirilmesi sürecinde eğitim sisteminde önemli boşluklar da vardır. Sürekli değişim, sistemde istikrarsızlığı getirmekte, plansız personel politikaları süreci işletecek nitelikli personel teminini güçleştirmekte, günübirlik kararlar sistemin içinde güvensiz bir ortam yaratmaktadır. Önemli tecrübe sahibi kişi ve grupların tecrübelerinden yararlanmak yerine tek taraflı ve tek yönlü kararlarla da sistem içindeki potansiyel heba edilmekte, kısa süreli üst yönetim değişmeleri ile sistem işletilmeye çalışılmaktadır. Bu durum eğitime dair sorunların çözümüne katkıdan çok karmaşanın büyümesine yol açmaktadır.
Çözüme katkı adına kısa başlıklar halinde öncelikle eğitimin yönetsel yapısının yeniden elden geçirilmesi, eğitim öğretim sürecinin daha yakından ve verilere dayalı olarak değerlendirilmesi, eğitimde kalıcı uygulamaların sağlam temellerinin atılması, sistem içinde uygulayıcıların tecrübelerinden etkin bir şekilde yararlanma yollarının geliştirilmesi, yönetişim uygulamalarının güçlendirilmesi, eğitim öğretim ve yönetim uygulamalarının her yıl etkin bir katılımla değerlendirilmesi, eğitim sisteminin sürekli iyileştirilmeye tabi tutulması için etkin bir iletişim yapısının çift yönlü olarak kurulması ve işletilmesi, program uygulamaları başta olmak üzere bakanlığın her tür uygulamasının etkin bir şekilde ele alınması, gözden geçirilmesi, bu yönüyle denetim yapısının yeniden ele alınması, personel politikalarına ilişkin liyakat, gelişme, performans odaklı planlamalar yapılması, uygulamaların sürekli gözden geçirilmesi gibi hususlar kısaca dile getirilebilir. Kısaca dile getirilen bu hususların her biri üzerinde özel çalışmalar yapılması gerektiği açıktır. Bu anlamda eğitimin geliştirilmesine ilişkin geniş katılımla çalıştaylar, görüşme toplantıları, iller bazında değerlendirme toplantıları yapılabilir.
Soru, görüş ve önerileriniz için….
Ali Hikmet DEMİR