Deniz Güney
28 Mayıs 2013
İçimizdeki duvarları yıkıyoruz.
Ama aramızdaki duvarları yıkamıyoruz.
Gecekondularla villaları, Zenginlerle yoksulları, Kentlilerle göçerleri bir tek kamulaştırma duvarlarıyla ayırıyor.
Bu duvarları yıkmaya da kimsenin gücü yetmiyor.
Aslında bu kaderin ördüğü bir duvar değil.
Biz kendi elimizle yaşadığımız şehre ihanet ediyoruz.
Yani anlayacağınız Urfa da Kamulaştırma duvarlarını bir türlü yıkamıyoruz.
Aslında GAP’la başladı bu sorun.
Her geçen gün de kangrene dönüştü.
Atatürk Barajı yapıldığı dönemlerde kamulaştırmadan yüksek paralar alanlar bugünkü kamulaştırmanın piyasasını oluşturdu.
Tabi bunda dönemin bilirkişilerinin de parmağı oldu.
Çünkü kamulaştırmalardan gelen paraları bölüştüler.
Sonra bu fahiş fiyatlar birçok kamulaştırma davasına emsal oldu.
Durum böyle olunca da…
Kamulaştırma kangreni Urfa’da hizmetleri ve yatırımları aksattı.
Çünkü değerinden 5 kat paraların istendiği kamulaştırmalar davalık oldu.
Yatırımlar ya durdu. Yada kaplumbağa hızıyla ilerledi.
Bunlara örnek mi istersiniz?
Alın size birkaç örnek!
Mesala Kızılkoyun projesi
Mesela Haleplibahçe
Mesela Kale eteği
Mesela Kalkan Caddesinden Eyüp Peygambere giden yolun duble olması için yürütülen çalışmalar.
Mesela 2.OSB’nin 10 yıl sonra yatırıma açılması.
Mesela Akçakale yolunu Viranşehir yoluna bağlayan Çevre yolunun 7 yıl gecikmesi.
Bunun gibi daha birçok örnek saya bilirim size.
Hepsi de filmlere konu olacak kadar ilginç.
Peki Urfa’da kamulaştırma neden bu kadar sorun oluyor?
Çünkü kamulaştırma konularında birileri mülk sahiplerini yönlendiriliyor.
O birileri bu işleri bir ortaklık içinde yapıyor.
Yani kamulaştırmalar, mülk sahibinin haricinde birilerine de yüklü paralar kazandırıyor.
Bazıları da siyasi olarak devletin hizmetlerini kamulaştırmalarla kilitliyor.
Mesela bu konuda bazı avukatların kamulaştırma piyasası oluşturduğu söyleniyor.
İddiaya göre; bu piyasada bazı avukatların kamulaştırmalarda, fiyatı yüksek tutturup kazanılan parayı mülk sahibiyle fifti fifti paylaşıyor.
Hatta bu konuda sektör oluşturulmuş.
Bunlar bir yerlerde kamulaştırma olacağını mülk sahibinden önce öğreniyor.
Hemen devreye giriyor ve mülk sahibini yönlendirerek önce kamulaştırılacak alanı kilitliyor?
Kilitlenme sonucu yatırım ve hizmetler aksıyor.
Emsaller gösteriliyor. Davalar başlıyor.
Dava süreci uzadıkça uzuyor.
Zaten Urfa’da görülen davalara baksanız,
Büyük bir çoğunluğunu da bu davalar oluşturuyor.
Yani anlayacağınız böylece hem devletten yüksek paralar alıyorlar.
Hem de hizmetleri aksatıp yatırımları geciktiriyorlar.
Yeter artık yaşadığınız şehre bu kötülüğü etmeyin!
Mülkünüzün değeri ne ise ona göre kamulaştırmalardan para alın.
Hadi birazcık fazla alın ama 50 milyarlık bir yere 100 milyar istemeyin.
Ne olur bu şehre yazık etmeyin.
Çünkü bu şehir hiçbir şeyden çekmedi kamulaştırmalardan çektiği kadar.
Vesselam…