Mehmet Göncü
31 Ağustos 2012
Efendim bildiğiz gibi ilimiz Urfa ve mülhakatında son yıllarda ilgili kurumlarca milyonlarca ağaç dikimi sağlandı.
Bu manada Belediyemiz de kent merkezine inşa ettirdiği yüzlerce parka ve yüzlerce kilometre uzunluğundaki kaldırımlara, refüjlere ve kavşak göbeklerine, ağaç fidanları ve çeşitli çiçekler dikerek şehir merkezini adeta bir gelin gibi süsledi.
Hiç kuşku yok ki ilimize Atatürk Barajından gelen temiz ve bol bu güzel uygulamanın hayata geçmesini sağladı.
Yüce mevlam büyük devletimize ve aziz milletimize zeval vermesin.
Zira; ilimiz şu an itibarı ile bir su cenneti konumundadır.
Bu bağlamda dikkat ediyorum son yıllarda çeşitli semt apartmanlarının bahçelerinin bir bölümü çiçekler ve ağaçlarla süslenmiş vaziyettedir.
Ben de binamızın bahçesine çeşitli türden ağaçlar diktim.
Kıymetli okuyucularım, hepinizin malumu olduğu üzere ağaçlar da, çiçekler de birer canlı varlıklardır. Onların da suya, güneşe, besin öğeleri taşıyan havalandırılmış gübreli topraklara, parazit ve bakterilere karşı mücadelede ilaca, temizliğe ve çeşitli bakım işlemine ihtiyaçları vardır.
Bu manada dikkat ediyorum Belediyemiz inşa ettiği mevcut parklardaki ağaçlara ve çiçeklere görevli elemanları tarafından çok iyi bakım yaptırıyor.
İşte bu parklardaki ağaçlar ve çiçekler bana göre şanslı bitkilerdir.
Öte yandan Belediyemizin kaldırımlara diktiği yüzbinlerce fidan ise bazı nedenlerden dolayı şansız ağaçlardır.
Niye mi?
Bakın anlatayım;
Büyük emeklerle kaldırımlara dikilen yüzbinlerce genç fidanı her gün tek tek sulamak gerçekten fiziki olarak çok zor bir iştir.
Belediyemizin arazözlerle bu işi istenilen düzeyde yapması zaman ve imkân bakımından pek randımanlı görünmüyor.
Düşünün bir kere her bir ağaç her gün iki dakika sulansa yüzbinlerce ağaç için ne kadar zaman ve araca gerek var. Siz bir hesap yapın.
Buna rağmen Belediyemiz yine de elinden gelen azami gayreti gösterip kaldırımlardaki ağaçları sulamaya çalışıyor. Çalışıyor çalışmasına ama tüm ağaçlara her gün ulaşmak mümkün değil. Ulaşılsa da ağaç kökünü çevreleyen yer dar olduğu için ağacın ihtiyacı kadar olan su toprakla buluşamıyor.
Bu nedenle yol güzergahlarındaki ağaçlar ve yapraklar solgun ve üzgün bir şekilde sanki biz kent sakinlerini uyarıyor gibi duruyorlar.
Bana göre ağaçlar şöyle söylüyorlar:
-Ey insanlar, biz şansız ağaçlarız. Siz bizleri kaldırımlara ve evinizin bahçesine dikmeseydiniz biz bir dere kenarında ve ormanlık bir alanda yetişirdik. Şimdi siz bizleri getirip dar bir yere diktiniz. Diktiniz dikmesine ama niye bakmıyorsunuz? Elimiz ayağımız yok ki bir su kaynağına gidip ihtiyacımızı giderelim.
Aslında ağaçlar anlayanlara çok şeyler söylüyorlardı ama ben burada onların şikâyetlerini yazıp sizleri üzmek ve zamanınızı almak istemiyorum.
Öte yandan bu manada çok güzel uygulamalar da var. Bazı bina ve işyeri sahipleri evlerinin ve dükkânlarının önündeki kaldırımlarda bulunan ağaçlara bol ve yeterli su veriyor. Bu insani davranış beni gerçekten çok mutlu ediyor.
Doğrusu da bu değil mi?
Herkes dükkanının ve binasının önündeki ağaçlara yeterli miktarda su verirse daha güzel olmaz mı?
Zira ağaçlara bakım yapıp su vermek inancımıza göre de büyük bir sevap ve sadaka-i cariye hükmündedir.
Gerçi bu şansız ağaçlara çare olarak bazı Belediyemiz otomatik sulama sistemi kurmuş. Bu çok faydalı ve sağlıklı bir uygulama.
Gönül temennimiz odur ki, kaldırımlardaki ağaçlar da yakın bir gelecekte imkânlar elverdiğince otomatik olarak damla sulama sistemine kavuşurlar.
Sevgili okuyucularım, bildiğiniz gibi ağaçlar yaşam kaynağımız olan oksijeni üretir, karbondioksiti de emer ve ayrıca bütün mahlukata da çeşitli meyve şeklinde gıda maddeleri sunan canlı birer varlıklardır.
Bu güzel canlıları sevip saymak ve kıymetlerini bilmek ise biz şuurlu canlılar olan insanlar için ahlaki bir görevdir.
Dürüst ve şeffaf bir toplumda; lütufta geride, kahırda önde olan dostlarınızın çok olması dileğiyle kalın sağlıcakla…