Ömer Elçi
15 Haziran 2012
AB ülkelerinde ve diğer gelişmiş ülkelerde bir kişinin yıl içinde kişisel okuma kitapları için harcadığı para en az 100 dolar. Türkiye’de ise bu oran ise 1 dolardan az.
Türkiye’de kahvehane, gelişmiş ülkelerde ise kütüphane çok.
Gelişmişler okuyor, kütüphanelere gidiyor, gelişim, değişim için tartışıyorlar, projeler üretiyorlar, teknolojik ürünlerin patentlerini alıyorlar. Bizler ise dünya ülkeleri içinde günlük 4 saatlik televizyon izleme ortalamasıyla zamanını kahvehanelerde harcamakla vb yerlerde şunu bunu çekiştirmekle geçiştiriyoruz..
Ulusal ve yerel basını da gelişim ve değişimler için değil de mankenlerin, ünlülerin frikikli resimlerine bakmak için takip ediyoruz. Bilgisayarlar ise çetleşmeler, çocuklar için oyun ve daktilo olarak kullanılıyor.
AB ülkeleri, ABD ve diğer gelişmiş ülkeler bir Hindistanlıyı Türk’e göre çok daha öncelikli kabul ediyor, çünkü Hintlilerin ilköğretimdeki çocukları bile bilgisayar ile büyüyor, öğreniyor.
Okumuyoruz. Okumadığımız gibi bir çok alanda her şeyin en doğrusunu bildiğimizi de iddia ediyoruz.
Gelişmek için okumak zorundayız. Ekonomik oluşumlar okuma istemimizi sağlatamıyor diye düşünülebilir.
Dünyada arabalarının modelini sıklıkla değiştiren, vergi vermemek için dünyanın en dahiyane yöntemlerini kullanan, açılışlara, düğünlere “İsmimiz görülsün, namımız söylensin” diye çiçek gönderen toplumuz. Eh bunlarda kültürel ve sosyal gelişimin göstergeleridir.
İnşallah birkaç yüzyıla kadar gelişmişler uzayda yol alırken bizler Afrika, Asya ülkelerinin insanlarından daha fazla okuma seviyesine ve onlara göre gelişmiş ülke statüsüne kavuşmuş oluruz. Allah’ın günü bizlerinse ömrü çok…
Öğrencilerimiz okumuyor.”Canım çocuklar yarış atına döndürülmüş, 2 milyon gencimiz üniversite kapılarında bekliyor… Hem okuyup ta üniversite bitirenler iş bulamıyor” demekte haklısınız. Anne, baba, öğretmen olarak çocuklarımızı ders kitaplarının haricindeki kitapları okumaları yönünde teşvik etmiyoruz.
Büyük oranda babanın, annenin, öğretmenin her hangi bir yapıt okuma alışkanlığı yoksa, yoklar da haliyle her geçen gün, ay yıl artar.
Zamanı harcıyoruz, yaşamı harcıyoruz, bankamatik kartlarıyla lüks eşyalara sahip olmanın sonraki getirisi olabilecek ruhsallığımızı harcıyoruz…
Kütüphanelerimizin yenilenmesi, son yıllara ait yapıtlarla zenginleştirilmesi, kütüphanelerdeki envanterlerin güncellenmesi gerek. Evlerde, iş yerlerinde öylesine duran kitapların okul kütüphanelerine hibe edilmesi ve okul kütüphanelerinin Cumartesi günleri de açık olması belki okuma alışkanlığımızı, zevkimizi geliştirir.
Şanlıurfa halen özellikle kırsal alandaki okur-yazarlık oranıyla, kız çocuklarını okula göndermemeyle Türkiye’nin gündeminde. Şanlıurfa olarak okumak zorundayız. Yerel basını takip etmek, yerel sorunlarımızı bilmek, öğrenmek zorundayız.
Ufku açık olanlar ufuk açtırırlar. Okuma sevgisini, zevkini geliştirip yaymak, yetişmekte olan çocuklarımızı, gençlerimizi ufuk sahibi ettirmek içinde en büyük sorumluluk anne, baba ve öğretmenlerde.