Ömer Elçi
11 Mart 2011
Türkiye gerçeğidir, belirli dönemlerde bir parti parlamaya başladığında insanlar balık sürüleri gibi önce tereddütler yaşar sonra hücuma geçer.
1980 sonrasında Anavatan Partisi birçok ilde aday bulmakta, sıralama yapmakta zorlandı ama sonrasında aday olmak isteyenler kapıdan kovulsa da pencereden girerek siyaset yaptılar.
Arılar vızıldarken, Türkiye doğasında papatyalar, gelincikler rengârenk açılıp saçılmaya başladı…
Dallandık, budaklandık, ballandıkça ballandık; Türkiye işini bilenlerle, bilmesi gerekenlerle doldu.
Memurlar, işçiler kurum amirlerinin kapılarında el pençe divan dururken; siyasiler kapıdan karşılanıp, kapılara kadar uğurlandı…
Cepler, kasalar dolarken, jaguarlar moda oldu…
Kimilerince densiz denenler padişahlık, kimilerince edepsiz denenler sultanlık derken arılar bal emilecek çiçeklerde rayiha bırakmadığından doğa kendi döngüsüne döndü süreçte…
Siyaset, insan, doğa üçlüsünün dansı hızlanırken dam yoruldu, kavalye yoruldu ve dans bitti…
*
2002 seçimlerinde Ak Parti de birçok yerde aday adayı bulmakta zorlandı. Sonrası seçimde sağ ve sol siyasi görüşe mensup olanları Ak Parti bilerek siyasete sokup kesimlerdeki güçlülüğünü pekiştirmeye toplumun kesimlerindeki tereddütleri gidermeye çaba harcadı…
İki dönem iktidar olan hatipliğiyle belirli kesimleri çok iyi etkileyen başbakan R.Tayyip Erdoğan’ın bu kez hedefi başkanlık olunca adayların siyaset hevesi halk tabiriyle feleğin çemberi…
Urfa felsefesinde “güçlüden yana ol ki, güçlülüğün daim olsun; gücünü kaybetmeye başlayanın yanında bulunma ki güçlenenler seni de ezmesin” yaklaşımı kapalı kapılar ardında planlanırken; sağcı, solcu, liberal, ulusalcı, para görüşçü, aşiretçi adaylar proje, projeden mega proje dese de parti seçicileri hiçbir şekilde genel başkanın sözünden dışarı çıkmayacakları listeye alacak görüşü sohbetlerde dile getirilmekte…
Onlarca yıldır yağmur altında yürüyenler, onlarca yıldır aynı şarkıyı terennüm edenler, her kesimle kaynaşırken muhafazakârlığını perçinletmişler, perdelemişler seçicilerce seçilip aday gösterilecek…
Geçmiş yılların siyasetini çok iyi tahlil edenler, siyaset okullarında siyaset öğrenenler siyaset dansını bu kez bitirtmeyecek…
Türkiye ölçeğinde Ak Parti seçim planlamasını sürdürüp, kalıcılığını perçinletirken, muhalefet partilerinin teşkilatlarında sen-ben veya siz-biz oluşumları taşıma suyla değirmeni harekete geçirme çabaları…
Muhalefet kendi içinde birbirine muhalefet…
Beyin fırtınası oluşturma, kesimlere parti politikasını, Türkiye sorunlarını ve yerel sorunlarını anlatma yerine parti binalarının içinde demogogluk…
Yaşam felsefesi doğrultusunda kendisine yakın hissettiği partinin kapısından ilk kez içeri girenlere, yılların(kemik seçmen) seçmenlerine, iktidar partisinin icraatlarını beğenmeyenlere, değişimler sonucu değişim ve gelişim umudunu taşıyanlara, partisince çeşitli nedenlerle küstürülenlere yargıçlık taslanırsa iktidara yürümek hayal olur…
Muhalefet kendi içinde birbirine muhaliflik ettikçe hiçbir şekilde iktidar olamaz…