İbrahim Halil Okuyan
18 Şubat 2011
Hikâyeler biz insanlar içindir.
Bazen yaşanmışlardır, bazen de hayal ürünüdürler.
Fakat hepsindeki ortak nokta,
Okuyanlara bir ibret teşkil etmesidir.
Yaşanılanlardan ise,
Konuşularak veya okunularak dersler alınır.
Şimdi hikâyemizin kahramanını biraz yakından tanıyalım.
Tarihin en büyük diktatörlerinden biri olan sosyalist
Josef Visarionoviç Stalin ( 1881 – 1953) 1881‘de Gürcistan‘ın Gori kasabasında doğdu.
İkinci Dünya Savaşı sırasında parti liderliği,
Hükümet başkanlığı ve Sovyet orduları başkomutanlığı görevlerini bir arada yürüttü.
5 Mart 1953’te öldü.
Ölünceye kadar, Rus milletini ve özellikle Rusya’daki Müslümanları işkence altında inletti.
Yirmi sekiz sene içinde 50 milyonun üzerinde insanın canına kıydı.
Çok azı Lenin; gerisi, Stalin zamanında olmak üzere Türkistan’da 14.000 cami ve mescit,
Kafkasya ve Kırım’da 8000 cami ve mescit,
Tataristan’da 4000 cami ve mescit yıkıldı ve tahrip edildi.
Müslüman din âlimleri olarak katledilenlerin miktarı 270.000’in üzerindedir.
Bir kısmını da, Sibirya’da sıfırın altında 65 derece soğuğun hüküm sürdüğü kamplara sürgün ettirdi.
Bunlarla yetinmeyen Stalin,
Dini abidelerle süslü Buhara, Semerkant, Hokant, Kazan, Hayve, Ufa, Bakü, Taşkent, Bahçesaray, Derbent, Timirhan,
Kaşgar, Alma Ata, Tirmi vs. şehirlerinde mevcut milyonlarca Kur’ân-ı kerim ve hadis kitapları başta olmak üzere bütün dini eserleri toplattırıp yaktırdı,
Ayaklar altında çiğnetti.
1924’den 1929’a kadar geçen beş yıl içinde, Parti içindeki tüm muhaliflerini suikast, İdam veya sürgün gibi yöntemlerle tasfiye etti.
“Kollektivizasyon” adı verilen bir politikayı 1929 da Uygulamaya koydu.
Amacı;
Köylülerin tüm mallarını devletleştirmek,
Mahsullerine el koymak,
Bu mahsulleri ihraç ederek Sovyet sanayisini ve ordusunu Güçlendirmek için kaynak oluşturmaktı.
Ukrayna da;
Stalin Kollektivizasyonu;
Öldürerek,
İşkence ederek,
Aç bırakarak uygulayacak
Ve 6 milyon insan kıtlık sonucunda kıvranarak ölürken,
Yurtdışına yüz binlerce ton tahıl ihraç edecekti.
Stalin iktidarı, insanları, acı çektirerek eğitilmeleri gereken birer hayvan türü olarak gören materyalist-Darwinist düşüncenin vahşetini bir kez daha belgeleyecekti.
1932-1933 yıllarında Ukrayna’da;
Kırsal nüfusun zorunlu kolektifleştirmeye direnmesine bağlı olarak yaşanan büyük açlığa gelince,
Bir kaç ay içinde 6 milyon kişinin ölümüyle sonuçlanmıştır.
Tavuklar ve domuzlar da 1932 kışının başlarında yendi.
Sonra köpekler ve kediler bitti (!).
Vasily Grossman
“Onları yakalamak zordu.
Hayvanlar artık insanlardan korkuyorlardı ve gözleri kocaman açılmıştı.
İnsanlar onları kaynatıyorlardı”
Diye yazıyordu olanları.
1933’de karlar eridiğinde toplu açlıklar başladı.
İnsanlar fare, karınca ve solucanları yiyorlardı.
Kara hindi bağı ve ısırgan otundan çorba yapıyorlardı.
İşte kısaca tanıtmaya çalıştığımız Stalin’le ilgili hikâyemiz:
“Stalin en seri cinayetlerini planladığı çalışma odasına yakın dostlarını toplamış sohbet ediyordu.
Votka şişelerinin biri gidip, diğeri geliyordu.
Kafalar iyice dumanlanmıştı.
Stalin kan çanağına dönmüş gözlerini etrafında dalkavukluk yarışına girmiş adamlarına çevirerek sordu:
– Saçını ihtilal de, halk içinde,
Devlet yönetiminde, bürokraside ağartmış dostlarım…
Söyleyin bakalım halkın yönetime baş eğmesi,
Kayıtsız şartsız itaat etmesi için yöneticiler ne yapmalı,
Nasıl davranmalıdır?
Her dumanlı kafadan bir ses çıktı..
Kimisi adaletten,
Haktan söz etti..
Kimisi demokrasiden….
Kimisi sürgünden,
Sehpadan,
Hapisten…
Kitlesel cinayetlerin deha çapındaki katili Stalin,
Beğenmedi adamlarının izahatlarını…
Bir kadeh daha votka çekerek söyle dedi:
– Yönetimi eline geçiren hükümdarın (haşa), Tanrıdan pek farkı yoktur!
Halkın karşınızda baş eğip durması için ne yapmanız gerektiğini durun da su beyinsiz kafalarınıza çivi gibi çakayım…
Hemen hizmetçileri çağırıp emretti.
– Çabuk bana bir tavuk getirin…
Aceleyle bir tavuk kapıp getirdi adamları…
Stalin, kafaları iyice dumanlanmış adamlarının gözleri önünde başladı canlı canlı tüylerini yolmaya tavuğun…
Bütün tüyleri yolunup cascavlak kalan tavuğu odanın ortasına salıverdi, lider…
– Şimdi izleyin bakalım nereye gidecek bu şaşkın tavuk… Zavallı tavuk bu azaptan kaçıp kurtulayım diye aralık kapıdan dışarı canını atayım diyor,
Soğuktan tir tir titriyor…
Masaların altına giriyor,
Köseli masa ayakları canını yakıyor…
Duvar diplerine koşuyor teleksiz,
Tüysüz kanatları yara bere içinde kalıyor…
Şömineye yaklaşıyor tüysüz derisi kavruluyor…
Çaresiz,
Tüylerini yolan Stalin’in bacakları arasına saklanıp, sığınıyor…
O zaman Stalin,
Cebinden bir avuç yem çıkarıp (!) önüne tane tane atıveriyor yolunmuş tavuğun…
Yemlenen tavuk (!),
Stalin nereye yönelse peşinden koşuveriyor (!).
Ağızları bir karış açık kalan dostlarına bakıp,
Pos bıyıklarının altından gülerek söyle diyor Stalin:
– Gördünüz mü, ?
“HALK dediğiniz topluluk bu TAVUK gibidir”.
“Tüylerini yolup al ve serbest bırak”…
O zaman yönetmek kolay olur”…
Kıssadan Hisse
Tarih ders almak içindir.
İnsanoğlu tarih sahnesinde görülmeye başlamasıyla birlikte kendi faaliyetleri sonucu bir dizi olaylar meydana getirmişlerdir.
İşte bu olaylar sonraları zaman ve mekân içerisinde sebep sonuç açılarından ilmi metotlarla incelenerek, araştırılarak tasvir ve yeniden inşa edilmek suretiyle tarih dediğimiz olgu meydana gelmiş olur.
Bundan dolayıdır ki tarihi olaylar içerisinde yapanlar yani aktörler, nedenler, sonuçlar, iyi, kötü doğru yanlış her şey vardır.
Kısaca tüm yönleriyle insan faaliyetleri vardır.
Tarihin ders vericiliği de bundandır işte.
Ve ders almakta bunun içindir.
Bu toplumların kendi tarihi açısından vazgeçilmez bir durumdur.
Romalıların meşhur bir sözü vardır.
Denilir ki;
“Roma tarihini bilmeyen Roma’ya yönetici olamaz”
Yani tarihini bileceksin ki geleceğe hata yapmadan yürüyeceksin.
“Tarihten ders alınsaydı tarih tekerrür etmezdi”
Sözü de ders almanın gereğini vurgulamaktadır.
Ancak sonuçları itibariyle çok önemli bir uyarıdır tarihten ders almak.
Almayanlar için tarih sayfalarında onların hazin ve ibret verici sonlarını görebilmekteyiz.
Gerçekleri görebilme dileğiyle, İyiler ve iyilikler sizinle olsun..
Saygılarımla.
İbrahim Halil Okuyan
İnşaat Yüksek Mühendisi
14.Şubat.2011 Şanlıurfa