Konuk Yazar
17 Ocak 2011
“Sebep var, sebep yok, sebep çok ne bileyim” demiş şair.
Yazmak istedim işte!
-Eee… Yazmışsında ne olacak! Diye bende düşündüm sizler gibi uzun uzun… Belki bir şey olmayacak ama birkaç ehli vicdan sesimizi duyacak.
Atalarımız, “Her yerde kalfa olacağına, bir yerde usta ol” demişler. Ben de, âcizane bir konuda (Tiyatro) hususunda usta olmaya çalıştım. Hala becerebildim de diyemem. Amacımız ne usta olarak anılmak, nede paye peşinde koşmak.
Geçmişte eli öpülesi öğretmenimin, bu şehrin varoşlarında yeteneğinden bihaber yaşayan ben biçareyi bu şehre kazandırdığı gibi, bende; onu örnek alarak yeteneklerinden habersiz yitip giden değerleri bu şehre kazandırmaya çalıştım.
Bütün sanatların anası sayılan tiyatroyu, başta bir eğitimci ve kırk üç yılını tiyatroya vermiş bir olarak, başta geleceğimizi oluşturacak minik yavrularına ve bu kentin insanlarına sevdirmeye çalıştım. Çünkü tiyatro bir toplumun aynasıdır. Çünkü bir kentin kalkınmışlığı, sosyal ve kültürel yapısıyla ölçülür.
Rabbim, bize bu alanda hizmet etmeyi nasip ettiği sürece, hiçbir zaman parayı ;yapmak istediğim sanatın önüne koymadım. Biliyordum ki hiçbir meblağ, boyacı sandığını bir yana koyarak, sergilenen çocuk oyununu alkışlayan boyalı ellerin karşılığı olamazdı. Ama bu gün o boyalı ellerin harçlıkları okul okul gezen tiyatro istismarcıları tarafından göz göre göre ellerinden alınmakta ve bu kentin yöneticiler yıllardır süre gelen bu trajediye ortam oluşturulmasına seyirci kalmakta.
Bir tiyatrocu olarak, bu kente tiyatro gruplarının gelmesi kadar hiçbir şey beni daha mutlu edemez, fakat gelen grupların , bu memleketi; sömürülecek bir kent olarak görmelerine karşıyım! Dekorsuz , kostümsüz ve de mesnetsiz oyunlarla binlerce lirayı bir gecede indirenlere karşıyım! Bu şehirde: anlamazlar nasıl olsa mantığıyla gelen tiyatro hırsızlarına karşıyım! Bu kentin , bir evladı olarak buna, göz yuman yöneticilere karşıyım ! Kim olursa olsun!
Bir haftadan beri bu şehirde, tiyatro simsarları, okul okul dolaşarak çeşitli kostümler giydirilmiş kişiler tarafından çocuklarımızın iştahı kabartılarak, dersler işgal edilerek ve yutturmaca boyama kağıtlarıyla 7 TL veya 4 TL karşılığında tiyatro oyunu sergileneceği duyuruları yapılıp (Urfa AVM) salona davet edilmekte,
Sözde oyun, bir dekor, hatta perde önünde, Cumartesi ve Pazar günü üçer seans sergilenmiştir. Salonumuzun bin kişilik olduğunu ve hesabını sizlere bırakıyorum .beni ilgilendiren işin eğitim boyutu…
Bir tarafta, altı yıldan beri her Cumartesi, Şairnabi Kültür Merkezinde saat 13.00’da ücretsiz olarak, hatta uzakta bulunan okullarımıza otobüs tahsis ettirilerek, minik yürekleri salonunda ağırlayan ve çocuk tiyatrosunun bütün kriterlerini yerine getirerek, devlet tiyatrolarında sergilenen ve pedagojik açıdan uygun oyunları sahneleyen bir avuç, bu şehrin evladı. Diğer yanda simsarlar….
Bir yanda parası olduğu için tiyatroya gidenler, diğer yanda boyun büküp giden arkadaşlarını izlemek zorunda kalan minik yürekler.
Bir yanda, bu ruh yapısını benim çocuklarımın yaşamasına vesile olanlar, diğer yanda bu travmayı göremeyen yöneticiler.
Çocuk oyunlarının, uygunluğu komisyon tarafından incelenilmesi ve pedagojik açıdan uygulanabilir olması şartı vardır. Çünkü ,çocuk oyun izlemez, oyunun içinde olmak ister. Bu maçla, çocuklar sahneye alınarak oradaki oyun kahramanlarının yerlerini almaları ve oynamaları istenir. Hatta velisiyle gelen öğrencilerin velileri , salona alınmayarak çocukların oyunu yalınız algılamaları ortamı sağlanılmalıdır.
Diyelim ki, bütün bu kriterler yerine getirildi; muhakkak öyledir… Bu kriterlere ,kâğıt üzerinde bizde şahit olduk , hem de yirmi dokuz yıl…
Başta Sayın, Valim ve Milli Eğitim müdürümün, bu şehrin çocuklarının tiyatroyla ilk tanışmalarının, daha uygun ortam, dekor ve oyunlarla sağlayacaklarına inancım tamdır. Bu memleketin bir evladı ve kırk üç yılını tiyatroya vermiş biri olarak Urfa’m adına bunu talep ediyorum.
Bir daha, tiyatro istismarcılarının bu tür yaklaşımlar sergilememeleri dileğiyle…