Cihat Kürkçüoğlu
11 Ocak 2011
Kısas, Harran Ovasında Türkmen Alevi-Bektaşi kültürünün bir müzik ve şiir deryası. Bu derya öyle bir derya, öyle bir umman ki, içine giren çıkamıyor. Adı bilinen en eski ozanlar Aşık Hüseyin, Aşık Mustafa, Aşık Kul Biçare, Köçek Ahmet, Kılo Bektaş, Muhammed Çavuş, Culha Yahya Baba, Mehmet Eyüp, Hoca Bakır, Seyyid Halil Çavuş, Seyyid İbrahim Çavuş, Aşık Büryani gibi ozanlar şiirleriyle, türküleriyle yağmur olmuş bu deryaya yağmışlar.
Halit Aşan, Aşık Celali, Ali Asa, Aşık Helali, Aşık Doksandaon, Aşir Türkmen, Aşık İkrari, Aşık Fedai, Aşık Hürremi, Aşir Kayabaşı, Aşık Devrani, Aşık Yarani, Kul Bektaş, Hüseyin Öztürk, Kul İhsan, Aşık Dertli Divani, Ahmet Erdem, Aşık Meftuni, Aşık Halimi, Kul Ahmet, Aşık Kul Halil, Ali Narin, Aşık Ceylani, Yusuf Aşan, Sadık Aşan, Yusuf Tugay, Aşık Sefai ve daha onlarcası ustalarının izinde bu deryayı eserleriyle doldurmaya devam ediyorlar. Kısas’ta bu gün doğan bir çocuk, günü geldiğinde bu deryaya yağmur olup yağacak, Kısas durdukça, dünya durdukça bu derya kurumayacak.
Kısaslı ozanlardan yüreklere işleyen öyle deyişler, öyle ezgiler çıkmış ki bunlar Kısas’ı Kısas yapmış. 45 dakika süren Kısas Semahı, benim diyen senfonilerle yarışacak güzellikte anıt bir eser. Ve daha yüzlercesi.
Aslında tüm Alevi-Bektaşi türküleri, deyişleri Türk Halk Müziğinin temel taşları. Beni hoş görünüz. Halk müziğimizin içinden Alevi-Bektaşi türkülerini, deyişlerini çektiğinizde müziğimiz, halk şiirimiz öksüz kalır.
Aşık Sefai (Mehmet Acet), 1980 yılından beri sık sık ziyaret ettiğim Kısas Deryası’na şiirleriyle, türküleriyle yağmur olup yağan ozanlardan biri. Aşık, saz ve şiir. İnsan yüreğinden kopan duyguların birleştiği üçlü. Daha doğrusu insanı insan yapan üçlü. Alevi-Bektaşi kültürünün olmazsa olmazı bu üçlü, Aşık Sefai’nin benliğine işlemiştir adeta. Aşık Sefai’nin benliğinde sadece bu üçlü yer etmemiştir. Aleviliğin; cömertlik, özgürlük, eşitlik, barış, emeğin kutsallığı, hoşgörü, kanaatkâr olma, haksızlık karşısında susmama gibi ilkeleri de O’nun yüreğinde yerini bulmuştur. Bir şiirinde söylediği gibi; serveti sazı, sermayesi kalemidir. Piri Hacı Bektaş Veli’nin “İncinsen de incitme” düsturu, Sefai’nin şiirinde “Rengi, ırkı ne olursa hoş görmek” dizesi ile dile gelir, “Hoşgörü, bahçede açan gülümüz” dizesi ile gönül bahçesinde bir gül misali yerini bulur.
“Özü Atatürkçü, kendisi Türkmen
Harran’da bir Kısas Köyü’müz vardır
Emevi devrinden almıştır adın
SEFÂÎ der; Türkçe dilimiz vardır”
Dizeleri Sefa’inin Ata sevgisine, yurt sevgisine, bayrak sevgisine, tarih sevgisine işaret eder.
Aşık Sefai, Türkmen Kısas Kültüründen beslenen müzik bilgisini, Türkmen kaynaklı olan Urfa müziği ile o denli güzel bağdaştırmıştır ki, kendisinden beşiri bir Urfa hoyratını dinlerken gönül telinizin titrediğini hissedersiniz. Urfa ile Kısas arasındaki kültür birliğinin farkına varırsınız. O, bir Avşar bozlağını okurken, bir Barak havasını okurken yüreğinizi bir Orta Anadolu Türkmen sanatçısının, bir Barak Ovası sanatçısının hançeresinden kopup gelen nağmeler misali yakar. Böylece Kısas’ın Urfa olduğunu, Anadolu olduğunu, Barak Ovası olduğunu, Anadolu’nun, Barak Ovası’nın da Urfa ve Kısas olduğunu anlarsınız.
Türk Halk Müziğinin değerli hocası, kıymetli hemşehrimiz Dr.Mehmet Özbek; “Türkülerimiz, hakikati olduğu gibi görüp söylemekten asla çekinmeyen ermiş ve cesur kimselerin söylemleridir. Gerçek halk müziği sanatçısına gelince, engin ruhunu kendine özgü zekâsıyla birleştirerek geçmişin musiki anlayış ve zevkine sadık kalmakla birlikte günün ihtiyaç ve zevklerini de anlamak ve onu göz önünde tutarak eskiye yeniyi katmasını bilmiş ve bunu başararak içinde yaşadığımız musiki âleminin bir kutbu haline tam manasıyla erişmiş olandır. Onun, her gün yeni bir cephesine yeni bir meziyetine şahit oluruz. Gerisi yalandır.” cümleleriyle türkülerimizi ve gerçek halk müziği sanatçısını anlatırken sanki Aşık Sefai’yi tarif ediyor.
Aşık Sefai, bir folklor araştırmacısı, yerel bir tarihçidir aynı zamanda. O, Kısaslı atalarından dilden dile gelen halk hikâyelerini, türkü öykülerini, Kısas’ın tarihini dikkatle dinlemiş, hafızasına kaydetmiştir. Tüm bu folklor değerlerini şiirlerine, türkülerine dökerek, araştırmacılara aktararak yaşatmaya çalışmıştır. Bu bilgilerini Prof.Dr.Zuhal Karahan Kara’nın teklifi üzerine Harran Üniversitesinin Müzik Bölümü ve Türk Dili ve Edebiyatı bölümlerinde verdiği derslerle öğrencilere aktarmıştır.
Şiir ve müzik başta olmak üzere bir çok kültür değerimizin yozlaşmakta olduğu günümüzde Aşık Sefai’ler bir ışık, bir hazine. Kültürümüzü geçmişten alıp geleceğe aktaran kültür ve sanat elçileri.
Değerli dostum Sefai, iyi ki varsın. Halk müziğimizin, halk şiirimizin temel taşları Alevi türküleri, alevi şiirleri iyi ki var. Ülkemizin zenginliğine zenginlik katan Alevi ozanlar iyi ki var.