Ceylan Pala Karadağ
21 Eylül 2010
Özel bir kanalda başlayan “Fatmagül’ün suçu ne?” isimli diziyle tekrar gündeme geldi cinsel suçlar. Bu vesileyle ben de bir hukukçu olarak bu konuya değinme gereği hissettim. Hikâyeye göre kasabada yaşayan Fatmagül isimli genç kıza 4 erkek tecavüz eder ve sonra da hapis yatmamak için bu gençlerden biri Fatmagül ile evlendirilir. Eski Kanun döneminde alacağım diye kızlık bozma suçundan yargılanan bir suçlu, eğer evlenmeyi kabul ederse cezası ertelenebiliyordu ve kanunu dolanmayı bilenler ırza geçme suçunu bile bir şekilde bu kılıfa uyduruyordu. İşte bu şekilde en aşağılık bir suçun mağduru olan kişi, tecavüzcüsü ile evlendirilerek belki de ikinci kez cezalandırılıyordu. Fakat yaşadığımız toplumun gerekleri o mağdurun bir ömür harcanmaması için böyle bir sonucu kaçınılmaz kılıyordu. Yeni ceza Kanununda her ne kadar Eski Kanundaki yarım kalan ya da aksak bulunan bu tür hükümler iyileştirilmeye çalışıldıysa da kanımca bu yeni düzenlemeler de somut olayın zararlarını tam olarak karşılayamayan torba hükümlerdir. Eski kanunda Cebren Irza Geçme, Küçükleri Baştan Çıkaran ve İffete Taarruz Edenler başlığı altında düzenlenen bu tür suçlar; Yeni Kanunda Cinsel Dokunulmazlığa Karşı Suçlar ana başlığı altında düzenlenmiştir.
Buna göre, bir kimse, başka bir kimsenin, rızası olmaksızın vücut dokunulmazlığını ihlal ettiğinde, yani cinsel saldırıda bulunduğunda, mağdurun şikâyeti üzerine, iki yıldan yedi yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılıyor.
Çocukların cinsel yönden istismar edilmeleri durumunda öngörülen ceza ise cinsel saldırı suçundan daha ağırdır(3-8 yıl).
Suçların nüfuz, yakınlık, cebir vs. kullanılarak işlenmesi durumunda cezalar ağırlaştırılmaktadır. Bunun gibi ayrıca ağırlaştırma nedenleri de bulunmaktadır.
Bir diğer suç tanımı da Reşit Olmayanla Cinsel İlişkidir. Cebir ve hile olmaksızın onbeş yaşını bitiren kimseyle cinsel ilişkiye giren kişi, şikâyet üzerine, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Oysaki, onsekiz yaşını doldurmamış herkes kanunlara göre çocuk sayıldığına göre ve çocukların korunması ve gözetilmesi kanunlarımızca korunan bir menfaat olduğuna göre, burada bu suçun şikâyete bağlanması pek yerinde olmamıştır. Kanımca, re’sen kovuşturma konusu yapılması gereken bir husustur. Sadece eğer fail mağdurdan beş yaş büyük ise şikâyet koşulu aranmadan kovuşturma başlatılıyor.
Yine aynı şekilde cinsel taciz suçunun da takibi şikâyete bağlıdır.
Genel olarak takibi şikâyete bağlanan bu suçlarda şikâyetçi olabilmek sanıldığı kadar kolay bir durum değildir. Ne mağdur ne de mağdurun ailesi bakımından. Tehdit, şiddet, korku, aile baskısı vesair nedenlerle çoğu zaman şikâyet etmeye bile cesaret edilemediği de bir gerçek. Kanımca, Ceza Kanunundaki cinsel suçlara ilişkin maddeler yeniden gözden geçirilerek, tıpkı Eski Kanundaki gibi ayrıntılı ve fakat günün gerçeklerine, birey hak ve yükümlülüklerine ve kanunun ruhuna uygun bir biçimde yeniden düzenlenmelidir. Son olarak, bu tür suçlardan herhangi birine maruz kalınması durumunda, suçun delillerinin 24 saat içinde kaybolabileceği gerçeği bilinmeli ve vakit kaybetmeden Cumhuriyet Savcılığı, karakol vs şikâyette bulunularak adli muayenenin yapılması sağlanmalıdır.
Saygılarımla.