K. Eren Akalın
1 Haziran 2010
22 yaşındaydı İsmail Çiçek;
Engelliydi,
Babası “ev kalabalık, zaten sakatsın, benim işime yaramazsın” diyerek, onu evden kovdu,
Tek hatası, Türkiye Cumhuriyetinde doğmaktı,
Ona sadece dedesi Mustafa Çiçek kucak açtı;
Eşi ve 10 aylık çocuğuyla şimdi dedesinin dükkanında yatıp kalkıyor,
* * *
Zeliha Çiftçi, 50 yaşında ve 3 çocuk anası,
O da İsmail Çiçek gibi Urfalı,
Yaşlı kocası çalışamayınca alıp eline boya sandığını düşmüş yollara,
Kendisine uzatılan mikrofona, “Oturduğumuz ev kira, elektrik parası, su parası derken, elde avuçta bir şey kalmıyor. Akşama kadar ancak 5 TL kazanıyorum. Ben bu 5 TL ile kira parası mı vereyim, elektrik parası mı vereyim, su parası mı vereyim, yoksa karnımızı mı doyurayım ? Komşularımız bize yardım etmese aç kalırız. Hangi yetkiliye gittiysem bana ‘senin kocan var’ diyorlar. Gelsinler bir kocamın halini görsünler. Bu koca mıdır?, kocam babam yaşında. Siz bile kocamı görseniz, ‘bu mu kocanız’ dersiniz. Buradan geçen erkekler bana hayretle bakıyorlar. ‘Bir kadın erkek ayakkabı boyuyor’ diye konuşuyorlar. Kocam hasta, kızım hasta, doktora gidiyoruz para yok, gidip eczanede ilaç alacağız para yok” diyor.
* * *
Daha 8 yaşında Hakan Güler,
Sokakta oynarken enjektör iğnesinin batması sonucu bir gözünü kaybetmiş,
Elde yok avuçta yok,
Tek suçu yanlış ailede doğmak !
Ondan bir-kaç yaş büyük ağabeyleri mısır satıp, Türkiye’nin hatırı sayılır zenginleri arasındaki yerini alırken o kornea nakli ameliyatı olabilmek için sokaklarda babasıyla birlikte kırtasiye malzemeleri satıyor.
* * *
Zonguldak’ta işçilerimiz ölüyor,
Güneydoğu’da oluk oluk kan akıyor,
Cinnet geçiren kredi kartı borçlularına her gün birleri daha ekleniyor,
Ve bu ülkede tüm bunlar olurken, hiç kimse çıkıp da “Yeter” demiyor,
Sadece Yavuz Hırsız ev sahibini bastırıyor;
“Kader”