Ömer Elçi
2 Mart 2010
Muhalif yazar olarak, birileri hep listelediğinden olsa gerek, yıllardır geçmişin Valilik, Belediye yetkilileri ve bazı sivil toplum kuruluşları, resmi kurumlar Şanlıurfa ile ilgili yapılan basın vb toplantılara muhalif sandıklarını çağırmaz. İktidar partisi yöneticileri de aynı yolu izler..
Basın vb toplantıya çağrılanlardan övücü yazılar, değerlendirmeler yapması bir şekilde dilenir. Gerçeklerinin üzerinin örtüldüğü hissi bende oluşmaya başladığında ise limoni soru yöneltmekten kendimi alamadığımı öğrendiklerinden olsa gerek muhaliflik eder endişesinde olanlar beni de toplantılara çağırmazlar…
Türkiye’nin, Şanlıurfa’nın gerçeklerini; olurlarını ve olmazlarını fındık beynimle irdelerken de kendime olan saygımı kaybetmemek her değerin üstündedir. Bazı beyni büyük ama düşüncesi çok küçükler zamanda tırtıllık etmek istemiş olsa da silkelenmişlerdir…
Yaşamımda devlet memuru düşüncesinden ileri adım atamadığımdan dolayı bazıları gibi iktidar adamı olamadım…
Muhalif görüldüm iktidarda olanlarca, “iktidar benim (biziz) diyenlerce derken; ”düşüncesizin düşünmesi de böyle olur”…
*
Devlet adamı olmakla, iktidarın adamı olmak arasındaki fark karşılaşmanın ilk anlarında pek fark edilmez ama zamanki gözlemde devletçinin iki yakasının bir türlü bir araya gelmediği; buna mukabil iktidarcının bir elinin yağda bir elinin balda olduğu görülür.
Devletçi “yetim hakkı”, diğeri ise “iktidar nimetidir bu da hakkım olan haktır” der…
Devletçi elini yüzünü suyla yıkarken, iktidar adamı ise genellikle hedik suyunu tercih eder …
Biri için ar, diğeri için nar…
Devlet düşünceli takla atmayı bilmezken, iktidarın adamı baklayı, sofrayı ve de taklayı çok iyi bilir…
Düşüncesizin düşünmesi de böyle olur…
*
Şanlıurfa’nın çözümlenmesi istenen sorunlarına çözüm bulmak isteyenler “Siz, biz veya sen, ben ” ayrım yapmadıkları takdirde sorunların daha kısa süreçte çözümleneceğini öğrenmek zorundalar…
Türkiye’de ve Şanlıurfa’da çok yaşa diyenler gün geçtikçe çoğalıyor ve buna bağlı olarak sorunlarla beraber gruplaşmalarda derinleşiyor.
Türkiye’nin ve Şanlıurfa’nın gerçekleri hepimizindir. Olan ve olası sorunları; olan ve olası başarıları kamuoyuyla paylaşmak isteyenlerin medyada ayrım yapması doğru değildir.
Hangi ülkede ve hangi yerleşim yerinde gruplaşmalar başlatılmışsa önce duraklama; sonrasında gerileme ve nihayetinde parçalanma söz konusu olmuştur…
Başbakan Sayın Erdoğan’ın demokrasiyi savunurken, daha sıkça dile getirdiği “muhalif” beyanatları bazı kesimlerce rağbet görülüp; ildeki toplantılar bu çerçevede düzenlenmek isteniyorsa Şanlıurfa’da da sorunlar eksilmez aksine arttıkça artar…
Ortak yaşamdaki sorunları ve başarılar çok seslilik ve farklı yaklaşımlar daha mantıklıca köklendirir…
Demokrasinin özelliği ve güzelliği çok sesliliktir…
Düşüncesizin düşünmesi de son zamanlardaki bazı oluşumlar nedeniyle böyle olur…