Deniz Güney
11 Ocak 2010
Işık Doğudan yükselir ama her nedense güneş ışığını en fazla alan bu şehir, bu sıralar ışığımı arıyorum diye bas bas bağırıyor. Güneş tarları kurulması düşünülen, ışık enerjisinden enerji üretimi yapma planları kuran bu şehir, karanlıkta olmalı ki ışığını arasın. Ya da aydınlanmaya mı ihtiyacı olsun ki; ışığını arasın. Sayın valimiz görev yaptığı her ilde olduğu gibi Şanlıurfa’da da benzer kampanyasını yürütüyor. Yani yeni, farklı bir kampanya değil. Bu valimizden önce de Şanlıurfa’da çok kez kitap okuma kampanyaları başlatılmıştı. Hatta döner arası kitap bile dağıtılmış ve okumayı, süt, meyve suyu eşliğinde yapmıştı çocuklarımız. Binlerce öğrenci de kitap okumuştu. Şimdi buradan bakınca artık yeni şeyler söylemek gerekmez mi? Ezber bozmak için aynı fişi defalarca okumanın bir anlamı var mı? Elbette kitap okumak çok önemli ama bu şehrin birinci gündem maddesi olmamalı. Ama bu şehrin yeniden uyanması için eğitim ve öğretim çok önemli. Aslında biz de istesek bu şehri beyaz zambaklar şehrine dönüştürebiliriz. Beyaz zambaklar çağrışımı nerden geldi derseniz; sayın valimiz okuma ile ilgili verdiği tek adres kitap ismi bu. Benim de öğrencilik yıllarımda okuduğum ve sevdiğim kitaplardan birisiydi Grigory Petrov’un “Beyaz Zambaklar Ülkesinde-Bir Milletin Uyanışı” Finlilerin bataklık araziden yeniden uyanışını anlatan bu kitaptan yola çıkarak biz de acaba Şanlıurfa’yı beyaz zambaklar şehrine dönüştüremez miyiz? Bataklıktan çıkıp bugünlerde adından sıkça söz ettiren bir ülke varsa bizimde Şanlıurfa olarak her türlü potansiyelimiz var. Bu potansiyelimizi zenginliğe dönüştürmemiz için bu şehirde 7 milyon kitap okuma rakamına ulaşmamız mı gerekiyor. Işığı arama devri geçmedi mi sizce? Atatürk Barajından üretilen enerji ile bile Türkiye’nin yüzde 50 ışığını ve enerjisini biz yani Şanlıurfa veriyor. Bunları söylerken kitap okumayalım demiyorum ancak bu şehrin birinci gündem maddesine bunu koymakla zaman kaybetmekten başka hiçbir şey yapmıyoruz diye düşünüyorum. Çünkü yeni bir şey değil. Denenmemiş bir şey değil. Bunu yaparken bir taraftan da Suruç ilçemiz de bir hayırseverimizin okul yeri bağışlayarak başına nelerin geldiği takılıyor aklıma. Okul yeri bağışladıklarına bin pişman olmuşlar desek yeridir. Bu işte bir terslik var sanırım. Buna şahit olunca insanın şimdi kitap okusak ne yazar diyesi geliyor. Ama her şeye rağmen okumanın faydasını inkar edersek cahillik etmiş oluruz. Sözün özü mevcut potansiyelimizle bu şehri Beyaz Zambaklar Şehri yapabiliriz.