K. Eren Akalın
3 Kasım 2009
Yıllar sonra yeniden İstanbul’dayım.
İstikametim 2005 yılında Edirne Keşan’da vatani görevini yaparken şehit olan can dostum Mehmet Mahmutoğlu’nun Acıbademdeki evi.
Soluğum fazla geliyor ciğerlerime,
İyice irileşen gövdemi taşımakta zorlanıyorum,
Mehmet’le ortak arkadaşımız olan Umut Gülgez’le, birbirimize tutunup ayakta kalmayı zorda olsa başarıyoruz,
Asansör 9. kata, 9 yılda çıkıyor sanki,
Elim zile gitmiyor, kapıyı Mehmet’in açmayacağını bilmek ağır geliyor insana..
* * *
Gülerek açıyor kardeşi Mert kapıyı,
Gözler aynı Mehmet,
Sarılıp, “Mehmet’i çok özledim” diye sesimin son haddine kadar bağırmak geliyor içimden,
Yapamıyorum;
Mehmet’in anası Meral Teyze, Mert’in arkasında bütün metanetiyle duruyor çünkü,
Aksi haksızlık olacak ona,
Susuyorum.
* * *
Kapı zili neredeyse hiç susmuyor,
Kimi Mehmet için benim gibi Urfa’dan kalkıp gelmiş İstanbul’a,
Kimi Ankara’dan,
Evi hınca hınç dolduruyor Mehmet’in arkadaşları,
Herkesin yüzünde aynı gülümseme, gözlerinde aynı hüzün,
Gülümsüyoruz, çünkü Mehmet’in hala yaşadığına tanıklık etmiş oluyoruz hep birlikte,
Hüzünlüyüz, bizler yaşlanmaya başlamışken, Mehmet evinin duvarlarını donatan fotoğraflarında olduğu gibi hep genç kalıyor !
Yasal Uyarı: Yayınlanan haberin tüm hakları URFAHIZMET.COM’a aittir. Kaynak gösterilse dahi haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.
Ancak alıntılanan haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın