Halit Güllüoğlu
13 Ekim 2009
Bu Dağın geçmişini keşke hatırlasak veya öğrensek, Çünkü “Hudayi Nabit” diye yani kendinden var olan bir fıstık ormanıydı. Keklik avına gidilirdi. Köylülerin mer’asıydı. Çamaşırlarına su ısıtmak ve ekmeklerini pişirmek için bedava bir odunluktu adeta. Her nedense Allahtan gelen bu nimeti asırlarca tahribata rağmen kayaların çatlağından dahi fışkıran fidanlar yaşama şanslarını yitirmemişlerdir. Demek ki baltanın tahribatına mağlup olmamış Milli Servet olarak yaşama umudunu kaybetmemiş olacak Devletin emin ellerine teslim olmuştur. Bu vahşi doğa düşmanlarından kurtuluşun enteresan bir hikâyesi de vardır.1950’lerden sonra içki içmesini bilmeyen, taşkınlıklar yapan sarhoşlar Polisçe Tektek Dağları civarına bırakılırlardı. O zamanlar motorlu taşıt araçları az olduğundan ayılan sarhoşun Şanlıurfa’ya varışı adeta bir maceraydı. Kendi araların da şakalaşanlar” kaç Tektek’in var” gibi espriler yaparlarmış. Şimdi geleli dağın bağ bahçe haline getirilmesine, O zaman Toprak Su diye köylere hizmet götüren Bahçelievler’deki bir kurumun başında Vehbi Oluk ismindeki muhterem idealist hemşerimiz bulunmaktaydı. İşte ıslahatçı bu zatın daima minnet ve şükranla anılması gerekir. Halen emeklidir ve İzmir’de yaşamına devam etmektedir sanıyorum. Gerekli ıslah çalışmalarıyla bakımını yaparak ağaçlar aşılanıp örnek bir bahçe haline getirilmiştir. Disiplinli dirayetli yönetimiyle mükemmel bir tesis olarak yıllarca verimli fıstıklarıyla katkılar sağlamıştır Maliyeye. Açılan kuyudan akan suyun yanında havuz ve tesisiyle Milli Servetin ihyasının çok güzel nimetlerinin bugün heba olmasına insan olanın gönlü razı olmaz..Son yıllara kadar bir çok noktada gözetleme kulübeleriyle bekçileri etkin korumaları sürdürülmüştür.Ancak bugün artık acı bir tablo ile karşı karşıyadır olduğumuz gerçeğini Yeşil Tektekler yok oluşunda görmek çok acıdır.. Tektekler denince hepimizin aklındaki bir güzellik ortadan kayıp mı olacak?Yoksa eskisi gibi dağ ve ilaveten menengüç,buttum gibi yabani fıstıklar mı çağrışmalı?.Ayrıca yakılmak için sair amaçlar için yağmalanan kökleri tekrar görmeliyiz.Elbette ki hayır. Öyleyse “yetki karmaşasına neyi kurban” vereceğiz? Geçmişi andıkça acı gerçeklerle karşılaşmaktan kaçınamayız herhalde? Aksini düşünmek ayıbımız değil mi? Gazetemizin dünkü bu baş haberine belki de ilgililer acil önlem almaya teşebbüs etmişlerdir.Toprak -Su Araştırmanın Kurumumuzun müdürü Sayın Sürücünün beyanı haklı da olsa bekçilerin yetersizliği gözetleme kulelerinin tahribi Devletin kudretine zul sayılmalıdır..Çünkü herkesin hepimizin malı olan Tektek Milli Parkı veya Fıstıklığı ne dersek diyelim göz göre göre yetki karmaşasından dolayı yağmacıların eline terk edilemez.. Hiç olmazsa bundan böyle “zararın neresinden dönersek kardır” misali Yetki karmaşası var diye kurumlar arası yazışmaları beklemenin zamanını beklemenin yararı yok. Her konudaki hassasiyetiyle bilinen Sayı Valimizin bu çok önemli ve ciddi TEKTEK konusunda acilen müdahale edip duruma çare bulacağına eminiz.