Sabri Dişli
11 Mayıs 2006
Fiziki durumum nedeniyle askerliğimi yapamadım. Keşke yapsaydım, en azından benim de kafanızı şişirecek anılarım olurdu. Askerlik anılarını 5-10 baskı olarak dinlediğim arkadaşlarımın anlattığına göre tatbikat esnasında duran tanka ceza verilir. Bulunduğu yerden kaldırılmaz, cezalı tank tatbikatlarda hedef olarak kullanılırmış. Cezalı tank gibi duran bir fabrikamız var. Oduncular sitesinin yanında TEKEL’in Suma Fabrika binası… 19 dönüm arazi, 8 Lojman, 1 misafirhane… ıki katlı ıdare Binası Yemekhane.. Tam teşekküllü mutfağı… ıki su kuyusu… Hayır! Hayır! şimdilerde bina içindeki demir başlar sökülüyor. Gaziantep ve şanlıurfa’daki fabrikanın içindeki malzemeler demir hurdası olarak ihale ile satılmış. ıhaleyi alan firma kalorifer petekleri dâhil her şeyi söküp çıkarıyor. Bina iki yıldır terk edilmiş.. Talancı ve hırsızlardan binaya keşif etmiş. Emniyet güçleri sürekli nöbet tutuyor Fabrika binası 1970’te kurulmuş. ıki yıl önce yapılan “depreme dayanaklılık” testinden olumlu rapor almış. TEKEL birçok ilde bu binaları satıyor, bazı binaları da diğer devlet kurumlarına hibe ediyor. Tıpkı Urfa’daki AB destekli “Halı Dokuma Atölyesi” gibi… Fellik, fellik Okul binası geziyoruz. “N’olursunuz bize bir okul yapın” diye yollara düşmüşüz. 7080 Yıl dönemin tek örneği olan Cumhuriyet binalarını estetik yok diye! Satışa sunmuşuz. “Cumhuriyet binalarını hedef seçip bir atışta beş kuş yakalıyoruz. “ yakalayacağız diyen yazanlar da var. Orada binalarıyla koca arsa… Cezalı gibi duruyor. ****** BıNDıRıM – ıNDıRıM. şimdi yazlık giyim sezonu başladı… Siz elinize bir kalem alın fiyatları not edin. Önce, bindirim… Sonra indirim… Martavalına kanmayın… Başlayan fiyatlarla… Niçin başlayan fiyatlarla, başlayan taksitlerle, gibi reklâm verilir. Niçin biten fiyatlarla verilmez? Niçin ortalama fiyat taksit şu kadar denilmez? Kuralsız reklâm ve pazarlama yöntemi. Maksat ne? Tüketiciyi ayartmak. “Hele bi içeri düşsün! Bak nasıl kakalıyorum”. Ticaretin her alanında ama özelikle de binek araçlarda durum böyle. “19.999 YTL başlayan fiyatlarla.” Nasrettin hocanın 99 altını gibi… Satış yerine girdikten sonra: hava yastığı, yer yorganı, sap döşeği… Derken, mal bir takla ile katlanarak artar… Özelikle televizyon ekranlarında reklâm altından acelesi olan “karınca ebadında” yazı geçer… Ha işte o yazı! Mercekle büyütüp, bakma şansınız olursa… ışin püf noktasını yakaladınız demektir. Aynı reklâmı gazeteden bulup mercekle okursanız. Olabilir. Peşin fiyatına taksitle! Alta atlıkarınca kaçıyor… Dandik, elde kalmış, fonksiyonel olmayan malın fiyatı… Yok ! Yemezler. Sanki sattığı malın parasını çekerken bankası gönüllü hamallık üstlenmiş. Masraftır, vadedir vs. giderleri malın üstüne vurup, müşteriden tahsil etmiyormuş gibi… Siz önce peşin ve indirimli fiyatı sorun. “Nakitte indirim fiyatı” malın gerçek değeridir. Vadeye girdikten sonra fiyat değişirse pazarlamacının ve kredinin vurduğu vadedir. Taksit uzatır da vadeli alırsanız, çift vade (…) yediniz demektir. Siz, siz olun, sakın “Bindir sonra indir” “Peşin fiyatına, vadeli bindirim” tuzağına düşmeyin. ****** ANEYLER GÜNÜ! Kaç yıl oldu? Ellerinden öpemiyorum… Bayramlar… Kadınlar günü, hata sevgililer günü, Hâsıl seni çağrıştıran her günde… Dizini, şefkatini, arıyorum… En çok koyan da “Anneler Günü” ıçimden gelmiyor taşla konuşmak… Mezarının üstünde biten otlardan medet ummak… Biliyor musun? Neredeyse dede olacak yaşa geldim… Hep gülerdim ben yaşta anasına ağlayanlara… Burun direği nasıl sızlarmış öğrendim.. Annem… Anam… Aney! 10.05.2006