Halit Güllüoğlu
27 Nisan 2009
DTP li Vekillerimizin Mecliste oturma eylemleri çeşitli yorumlara sebep oldu.Onlara göre bu boykotun AKP ye ve tutuklamalara karşı bir tavır olduğu söylense dahi cevapları tatmin edici değildir.Diyarbakır Büyük Şehir Belediye Başkanı Baydemirin ve bazılarının bayrama katılmamasını AK Partiye karşı tavırla tutuklamalarla geçiştirmenin anlamı yok.Şayet bu Demokratik bir tavırsa seçilen tarih yanlıştır..
23 Nisan 1920 lere gittiğimizde Türkiye Büyük Millet Meclisinde kimlerin olduğunu unutuyor olduk.Türkü Kürdü Çerkezi Lazı ve diğerleri hepsi bir gayede birleştiler.Buna “Kurtuluş Ahdi” dediler.ve yemin ettiler.Parola düşmana Emperyalizme karşı Savaşmaktı.Bu yüce Meclis azim ve inançla verdiği kararlarını uyguladı.Zaferler kazandı.Öyleyse bu tarihi anmak ve Bayram olarak kutlamak hepimizin hakkıdır.Düşman defedildi Cumhuriyet kardeşlik rejimi olarak ilan edildi.
Öyleyse DTP nin Bayrama katılmama tavrı ne derece kabule şayan olacaktır.görelim. Mademki geçmişteki acılarla zaferleri paylaştık,birlikte düşmana karşı savaş kararı aldık.Öyleyse boykotun sebebi ne olursa olsun zamanlaması çok yanlıştır.Halbuki bunun aksine Bayram kutlamalarına katılarak geçmişteki beraberliğin bugün neden sağlanamadığındaki eksiklerimizin muhasebesini yapmak daha iyi olurdu.DTP li Vekillerimiz tercihlerini başka yönde kullandılar.
Konunun hassasiyetini düşünenler yorum yapmaktan her nedense çekinirler.Amma bu anlayışla nereye varılır. DTP yönetici ve temsilcilerince verilen beyanatlarında keşke netlik olsa.Tek bayrakla Üniter Devlete itiraz olmadığını söylerken Anayasada nasıl bir değişiklik gerekeceğini açıkça tartışmaktan da çekinmemek gerek.Kürt realitesini nihayet kabul eden liderlerin samimi çözüm üretmeden sessiz kalmaları meseleyi bu hale getirmiştir.Kürt yoktur dayatmalarına dair bunca eser kitaplar kağıt değeri taşımaktan öte neye yaradı.Doğacak sakıncalı sonuçlara seb ebiyet vermeden halli gereken neyse halletmeli.
Anayasanın değişikliği tartışılırken “Yeni Anayasa” yapmak adeta hayal sayılır oldu.Hele bazılarına göre yeni Anayasa yapmak olağanüstü şartlarda veya ihtilallerde olur denince ürperti veriyor insana.Aksine düşünenlerin ise önlerinde en önemli köstek CHP dir.Biraz daha ilerideyse Anayasa Mahkemesi sayılıyor.Fakat Demokratik Toplum Partisi adının işçindeki “demokratlığın” üyelerince yoruma ihtiyacı olmamalıydı.Öyleyse DTP Anayasal Partiyim diyerek yaptığı eylemlerle istediği siyasal haklarının elde edilmesindeki yöntemi şiddetten arındırmalıdır..
Geleceğe yönelik isteklerin Kürtlüğe odaklanarak çözümünü istemek yeterli değildir.Türkiyenin Partisi olmak sözde kaldıkça iç huzurun sağlanması da mümkün değildir.DTP şimdi bazı eylemlerinde AK Partisini hasım sayması bu partinin bölgedeki ciddi varlığından bir rahatsızlık anlamına gelmektedir..
Bazı DTP lilerin adeta başka partilere tahammülsüzlüğü neye delalettir anlaşılmaz.Tek Partili zihniyetinin acılarını 1950 öncesinde gördük.Akla gelen başka bir husus acaba AKP nin Anayasada ve sair yasalarda bugüne gelişte yaptığı değişiklerle çok haklar sağladığından bölgede taraf bulduğundan mı endişe edilmektedir..
Anayasanın değiştirilmesinde baş engelleyici CHP dir.Öyleyse 23 Nisan Bayramına katılmayıp DTP li vekillerle bir kısım Belediye Başkanlarının boykot gerekçesinin kabul görmediğini zannediyoruz..Çünkü vekillerin bazıları “biz bayrama karşı değiliz amma AKP ye tavrımızdır.Bazıları da tutuklular salıverilinceye kadar eyleme devam demişlerdir.İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi ve Türkiyenin imzaladığı Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi zaten her türlü hakkın kullanılmasına imkan vermiştir.Çözümü beraberlikte aramak dururken husumetlerle germek iyiye götürmez.
Şimdi iç hukukumuzda istenilenlerin haklılık derecesinde değişikliklerin yapılması zamanıdır artık.
Öyleyse sorunların sadece diyalog eksikliğinden kaynaklandığını söylemek yanlış olmaz.
Hoşça kalın..