Köşe Yazısı

HEPİMİZ ARTIK ÇAĞLA’SIZIZ

K. Eren Akalın

K. Eren Akalın

Tüm Yazıları Gör




Urfa’da  bizler için hayat,  Kazım Koyuncu’nun  son çığlığı gibiydi Çağla, tıpkı duyamadığımız senin çığlığın gibi;


 


                    İşte gidiyorum  bir şey demeden,


                    Arkamı dönmeden,


                    Şikayet etmeden.


                    Hiçbir şey almadan,


                    Bir şey vermeden,


                    Yol ayrılmış, görmeden gidiyorum….


 


Biz  zaten kana  çok aşinaydık  bu coğrafyada, hele  kadınların öldürülmesine,   tek tek alıştırılmıştık daha çocuk yaşımızda.  Bizler için şerefti katil olmak; katil olurduk ‘namus’ için, verirdik namlunun ağzına insanlığımızı, basardık tetiğe. şeref olurdu, şan olurdu bize. ınsanlığımızı  tüketmişiz kimin umurunda!


        


Fakat hiçte öyle olmadı  Çağla. Gel gör ki biz  alışkın değildik  bir kızın sevildiği için öldürülmesine. Yılmaz Odabaşı  gibi,  ezberimiz bozulmuştu, afallamıştık, ne hissedeceğimizi bile bilemedik ilk anda. Hayatlarımıza açılan koca oyuklardan su aldı yaşamlarımız., denizin dibini boyladık birer birer    


      


Sana isabet eden her bıçak darbesi, bu kentinde  böğrüne  saplandı  seninle.  Seninle birlikte öldüğümüzü  bile fark edemedik uzunca bir süre  Sen bunu hiç bilmeyeceksin ama, ardında kalan yaşamlara, ıstırap ekildi sen ölünce.


         


Tahmin etmek güç değil Çağla,  beyaz önlüğünle beklerken seni ailen, sen beyaz kefenle ayrılıyorsun  bu şehirden.. Beceremedik,  olmadı, yaşatamadık seni. Biz kendimizi misafirperver bilirdik, koruyup kollayamadık seni.


         


Hepimizde senden bir parça var artık Çağla , hepimiz biraz seniz , aslında hepimiz  artık sensiziz. Yatağın cennet olsun.


 

345 Yorum

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Köşe Yazısı

Hepimiz Artık Çağla’sızız !

K. Eren Akalın

K. Eren Akalın

Tüm Yazıları Gör

   Urfa’da  bizler için hayat,  Kazım Koyuncu’nun  son çığlığı gibiydi Çağla, tıpkı duyamadığımız senin çığlığın gibi;  

                    ışte gidiyorum  bir şey demeden,

                    Arkamı dönmeden,

                    şikayet etmeden.

                    Hiçbir şey almadan,

                    Bir şey vermeden,

                    Yol ayrılmış, görmeden gidiyorum…. 

           Biz  zaten kana  çok aşinaydık  bu coğrafyada, hele  kadınların öldürülmesine,   tek tek alıştırılmıştık daha çocuk yaşımızda.  Bizler için şerefti katil olmak; katil olurduk ‘namus’ için, verirdik namlunun ağzına insanlığımızı, basardık tetiğe. şeref olurdu, şan olurdu bize. ınsanlığımızı  tüketmişiz kimin umurunda! 

         Fakat hiçte öyle olmadı  Çağla. Gel gör ki biz  alışkın değildik  bir kızın sevildiği için öldürülmesine. Yılmaz Odabaşı  gibi,  ezberimiz bozulmuştu, afallamıştık, ne hissedeceğimizi bile bilemedik ilk anda, . Hayatlarımıza açılan koca oyuklardan su aldı yaşamlarımız., denizin dibini boyladık birer birer.     

       Sana isabet eden her bıçak darbesi, bu kentinde  böğrüne  saplandı  seninle.  Seninle birlikte öldüğümüzü  bile fark edemedik uzunca bir süre  Sen bunu hiç bilmeyeceksin ama, ardında kalan yaşamlara, ıstırap ekildi sen ölünce. 

          Tahmin etmek güç değil Çağla,  beyaz önlüğünle beklerken seni ailen, sen beyaz kefenle ayrılıyorsun  bu şehirden.. Beceremedik,  olmadı, yaşatamadık seni. Biz kendimizi misafirperver bilirdik, koruyup kollayamadık seni. 

          Hepimizde senden bir parça var artık Çağla , hepimiz biraz seniz , aslında hepimiz  artık sensiziz. Yatağın cennet olsun.

 

250 Yorum

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir