Halit Güllüoğlu
2 Mart 2009
Aslında her ülke için kullanılacak bir ifadedir başlığımız. Ancak Şanlıurfamız için ayrı bir önem arzetmektedir. Geçmişinden beri tarım ve hayvancılığın merkezidir. Birinci derecede geçim ve refahı bu yolla sağlamıştır. Ancak yağmura muhtaç olarak.Sair ahvalde kuraklıktır çöl iklimidir.Mezopotamya’nın kilidi mevkiindeki verimli arazileriyle kültürü bir çok Peygambere mihmandarlık yapma şansına sahip olmuştur.Bu konumu
İtibariyle devamlı istilalara uğramıştır. Nihayet çağımızda Fırat’la tanışan Ovalarıyla ayrı bir değer kazanmıştır. Geçen zaman içerisinde nüfusun yoğunluğu değişen hayat standardı sade tarım ve hayvancılık yetersiz kalmıştır. Teknolojinin ilerlemesine rağmen ayak uydurmadaki kültürel eksiklik refahın sağlanmasında zaman kaybına sebep olmuştur.Bugün sulu tarıma yönelmek çok önemli bir adımdır.Ancak artan nüfus ile tarım arazilerindeki parçalanmalar başka şeylere yönelmeyi zaruri kılmıştır.Amma nasıl olacak? Sanayiye yönelmekle mümkün olacaktır.
Tarihin seyrine baktığımızda kültürel ve ekonomik kalkınmanın Sanayileşme ile mümkün olacağı iddia edilmiştir. Tarımın insan yaşamındaki özelikle beslenme açısından gereği tartışmasızdır. İnsanın özel bir çabasına ihtiyaç kalmadan havayı teneffüs ederiz. Suyu içip otu veya eti yiyerek ilk çağlarda olduğu gibi mi yaşamımızı sürdürmeliyiz. Cömert tabiatın sunduğu yer altı ve yer üstü zenginliklerinden yararlanmak insanın hakkı ve görevidir..Peki insanın diğer genel anlamda hayvan diye vasıflandırdığımız canlılardan farkı bu değil midir?Böylece çabalarla ve becerisiyle refahı yakalamak idealimizdir.
Diğer varlıkların yemek ve içmekten üremekten öte bir düşünceleri mademki yoktur.Farkımızı neden fark etmeyelim.Şimdi bu sıkıcı girişten sonra esas konumuza dönelim.Hayvancılığımız bitti.Meşhur “Şanlıurfa sade koyun yağı” tarihe karışmış oldu.Tarım alanları toprak yetersizliği nüfus artışıyla ters orantılıdır.Öyleyse “SANAYİ” denilen asrın kalkınma aracına yönelmektir kurtuluş.. Şanlıurfamızda benzer teşebbüsler var.Ancak çok yetersizdir.Organize sanayimizin iyi bir örnek olmayacağı ortadadır. Enteğre tesislerimiz yok gibidir. Koç Ata nın birkaç girişimi dışında.Buğdayımızı bulgur ve un haline getirmek yetmez.Makarnası nerede demeliyiz.Biberimizi salçamızı sütümüzü tarladan alıp soframıza koymak yetmez.çeşitlendirilerek bir sanayi dalı haline getirmeliyiz..
Bunlar hiçte hayal değildir
Hoşça kalın.