Reşat Kızılateş
2 Mayıs 2008
Yıl 1886…1 Mayıs.
Amerika Birleşik Devletleri…
Chicago kentinde yürümek isteyen 200 bin emekçiyi durdurmak için günler öncesinden hükümetçe hazırlıklar yapılmaktadır…Yürüyüş yasadışı ilan edilmiştir. Engel olmak için her türlü yola başvurulacağı ilan edilmiştir.
ışçiler kararlıdır.
Kararlıdır; çünkü haklı ve insani talepler için yürünecektir.
Nedir Bunlar?
Günde 14-16 saat olan çalışma sürelerini 8 saate indirmek.
Karın tokluğuna değil, iyi bir yaşam için emeklerinin karşılığını almak.
Keyfi işten çıkarılmalara son vermek.
Haftalık ve yıllık izin kullanmak.
Hastalık ve kaza sigortası kapsamına girmek.
Seçme ve seçilme hakkı elde etmek.
Sendika ve örgütlenme özgürlüğüne kavuşmak.
Kısacası ekonomik, siyasal ve sosyal haklar elde etmek…
Yani en doğal insani haklar için yürünecekti.
Bütün engellemelere rağmen başta Chicago olmak üzere bir çok yerde işçi iş bırakarak grev, yürüyüş ve mitinglere katıldı.
Yönetimin tepkisi sert oldu.
ınsanların üzerine atış açıldı, bombalar atıldı. 4 ışçi lideri idam edildi. Binlerce işçi işten çıkarıldı. Binlercesi kara listeye alınarak en ağır işlerde çalıştırıldı…
Peki kim kazandı.
O günden bu yana 1 Mayıs’ın tüm dünyada kutlanmasını sağlayan, çalışanların gasp edilen haklarını canlarıyla kazanan işçiler mi yoksa o günün baskıcı yönetimleri mi bugün dünya emek tarihinde gururla adından söz ettirmektedir.
Milyonlarca insan o günkü yöneticilerin mi yoksa mücadele eden emekçilerin anısına mı bugün sahip çıkmaktadır!
* * * * *
Yıl 2008…1 Mayıs.
Türkiye Cumhuriyeti.
ıstanbul’da onbinlerce emekçi 1 Mayıs’ı kutlamak istiyor.
‘Bahar Bayramı’ sınırlarını geçmemek üzere izin veriliyor.
Kutlama yeri Taksim seçilince kıyamet kopuyor.
Taksim olmaz!
Niye?
Taksim yasak da ondan!
Niye yasak olduğunu kimse açıklamıyor; Yasak işte! O kadar!
Hangi yasaya dayanılarak yasak! Kuytu alanlarda, kenar semtlerde yasak değil de Taksim’de niye yasak!
Yasa aynı yasa değil mi! Taksim özerk bir yer mi! Ülkemizin bir parçası değil mi!?
Ayrıca bu insanlar ne istiyor ki! Çok mu haklarını istemek, daha iyi yaşam şartları talebinde bulunmak!
Mitingi düzenleyen bu ülkenin yasal sivil toplum örgütlerinden değil mi! Türk-ış, Kesk, Disk bu ülenin yasalarına göre kurulmamış mı!
Peki bu gerginlik niye!
Ülkeyi bu kadar germek kime yarar sağlar!
Taksim 1 Mayıs için bir sembol. Yıllarca orada kutlanmış. ınanıyorum ki iki yıl izin verilse her şey normal olacak…
Toplumun bir kesimi ile görevi toplumun refah ve seviyesini yükseltmek, insanlarımızın huzur ve güvenliğini sağlamak olan yürütmenin sinir harbine girmesi küresel bir krizin eşiğinde olduğumuz bu günlerde bizi ne kadar ileriye taşıyabilir!
ınatla, öfkeyle olaylara bakmak derin yaralar bırakabilir. Devlet’in hoşgörülü olması gerekmez mi!
Ayrıca dün yasak olan bir çok şey bugün sıradan hale gelmedi mi?!
Madem demokrasiye inanıyoruz o halde görüşlerini paylaşmadığımız, dünyaya aynı penceren bakmadığımız insanlara da tahammül etmemiz gerekiyor.
Gerçek demokrasinin özü budur…
150 Yıllık emekçi mücadelesi göstermiştir ki baskılarla, yasaklarla bir yere varılmıyor.
Varılsaydı Chicago’daki 1 Mayıs bugünlere kadar gelemezdi. Bugün bütün dünyada 1 Mayıs coşkuyla kutlanmazdı…
1 Mayıs’ı kutlarken umarım üzücü tablolarla karşılaşmayız…