2004’te ki yerel seçimlerle birlikte, bir kan değişimi yaşandı şehrimizde. Çukurlardan, sineklerden geçilmeyen Urfa’da , artık laleler hüküm sürüyor. şehir çok daha temiz, çok daha yeşil ve hepsinden önemlisi parklarda koşan, salıncaklarda sallanan çocuklarımız çok daha umutlu.  

                             2004’te yapılan seçimde halen öğrenci olduğum için , Urfa’da  değil ıstanbul’da kullanmıştım oyumu.  Buna rağmen Urfa’da ki seçim sonuçları, beni ıstanbul’unkinden   daha çok ilgilendiriyordu tabii olarak. Fakıbaba’nın kazanmasına da oldukça sevinmiştim o zaman ama yanıldığımı çok fazla sürmeden anladım. ‘ınsanlar hakkettikleri biçimde yönetilirler’ ,  Fakıbaba ise bu şehrin hak ettiği biçimde yönetilmesine engel  yegane kişidir !  

                             Elbette herkes gibi  Fakıbaba’da eleştirilebilinir. Tüm insanlar düşüncelerini açıklama konusunda da hürdür.  Kusursuz değildir başkanımız elbette, hataları da vardır, eksikleri de.  Çünkü beşerdir ve aksi zaten mümkün değildir, ancak tüm mesaisini, tüm  iyi niyetiyle bu şehre harcadığı da  bir vakadır. Yapılacak şeyler hala vardır ama yapılmayanları bu kente yapandır Fakıbaba.. 

                            Her şey bir tarafa, mezarlıklarımızı ıslah edip, ölülerimize saygı gösteren, tek bir yön tabelası dahi olmayan bu şehre, özellikle ziyaretçiler için onlarca  tabela yerleştirmeyi akıl eden,  kentin sosyal yaşamına , şehir tiyatrosuyla, 11 Nisan Festivalleriyle katkı yapan, Urfa’yı sembolize eden fresklerle kentin çeşitli yerlerine çağdaş bir hava getiren, turizm için bitmek bilmeyen inadıyla çırpınan yine Fakıbabadır. 

                            Fakıbaba’nın en büyük hatası ise, kesinlikle ama kesinlikle seçilir seçilmez, meşhur plastik palmiyelerimizi bir bir toplatmasıdır. Bizim gibi hafızası bir balık kadar dahi  olmayan bir topluma, ‘o güzelim palmiyeleri’ toplatarak   bu şehrin nerelerden ve nasıl  geldiğini  4 sene içinde bizzat unutturmuştur. Kendisine karşı en büyük haksızlığı da kendisi yapmıştır anlayacağınız. Sizi bilmem ama dedim ya, benim Fakıbaba’ya verecek oyum yok. Bizimde tüm toplumlar gibi,  hakketiğimiz şekilde  yönetilmek en tabii hakkımızdır.