K. Eren Akalın
20 Kasım 2007
Dünyanın en eski yerleşim yeri olarak son zamanlarda adını iyiden iyiye duyuran Urfa , giderek turizmden aldığı payı genişletiyor.Turizme dönük yatırımlar da bu bağlamda giderek artıyor. Tur operatörleri Urfa’nın potansiyelinden oldukça memnun.Ama sorunlar bu olumlu havayı baltalıyor.Kent ve kentli henüz bu potansiyeli karşılayabilecek yeterlilikten yoksun.Hizmet sektörünün eksikleri veya ilkelliği, turizmden alacağımız payı büyütmemizi engelleyebilecek kadar ciddi nispette sekteye uğratıyor bizi.
Göbeklitepe ile Haleplibahçe’de son olarak bulunan mozaikler bize uzun dönemde çok itibar kazandıracak, hatta gelen turist sayısını misli misli arttırabilecek kadar değerli.Nasıl bir hazineye sahip olduğumuzu şimdiden kestirebilmek de pek mümkün görünmüyor. Diğer taraftan zaten var olan zenginliklerimiz ve şimdi birde ‘ıbrahim Yolu Projesi..’ Kentin turizme dönük hayalleri yeşeriyor, ancak şu bir gerçek ki Urfa’nın simgesi hala Balıklıgöl.
Balıklıgöl belki de Türkiye’nin en çok turist çeken tarihi mekanlarından biri.Gelen misafire hem görsel olarak ziyafet çekerken hem de mistizmiyle insanların ruhlarında derin izler bırakıyor.Aslında Balıklıgöl’ü,burayı ziyaret etmiş bir turistten dinlemek en keyiflisi sanırım, biz ne söylesek kifayetsiz kalıyor her aktarım! Yorgun kentin kutsal hazinesi her geçen gün arttırıyor ziyaretçi rakamını ve huzur dağıtıyor adeta Halil ıbrahim konukseverliğiyle, her çeşit inançtan, her çeşit milletten binlerce konuğuna.
Bu tarihi ve kültürel hazine, öte yandan kentin sosyal yaşamı açısından da eşsiz bir yere sahip.Arkadaşlarla veya ailelerimizle rahatlıkla gidebileceğimiz, sevgililerin elele yürüyüp Hz. ıbrahim ve Ay-n Zeliha’nın ruhlarını şad edebilecekleri kusursuz bir ortam…Ama ta ki bir masaya çay içmek için oturuncaya kadar. Maalesef bu güne kadar bir kez bile temiz bir masa örtüsüne denk gelmedim.Gelme olasılığımda haftada bir, çünkü masa örtüleri haftada sadece bir kere yıkanıyormuş.Bu kıymetli bilgiyi bana verende orada garson olarak çalışan, gençten bir arkadaş. Öte yandan turistler için yabancı lisan konuşabilen bir servis elemanının eksikliği de açıkça hissediliyor . Servisler ise hala nostaljik! Ben çocukken en büyük zevkim burada kasa içinde getirilen ve garson abinin hemen yanımızda açıp servis yaptığı Tamek şeftali suyunu içmekti.Bu servis biçimi hala sürüyor, benim her ne kadar hoşuma gitse de, bu turistik mekanda hala bu şekilde servis yapılıyor olması çok üzücü.
Biz bu tür olumsuzlukları yavaş yavaş gideremezsek, bu kentin turizm potansiyelini bir süre sonra kullanamaz hale geliriz, oysa Urfa’nın geleceği turizme bağlı.Belediye Başkanımızın tek başına sarfettiği çabayla bir yere varabilmemiz çok zor.Esnaf dükkanına, işletmecilerse oteline, restoranına veya çay bahçesine gelen turiste saygı duyup, hak ettikleri hizmeti gösterebilmeli. Aksi taktirde geleceğimizi kendi ellerimizle zora sokarız. Yani sorumluluk hepimize düşüyor, en başta da Balıklıgöl’ü işleten sevgili arkadaşlara.