Bülent Okutan
22 Haziran 2007
5 Haziran’da internetteki yazılarım ve Hizmet gazetemizde ki baş yazı köşem için kendime bir yasak koymuştum. 23 Temmuz’ a kadar siyasetten bahsetmeyeceğim diye. Yasağım sürüyor. Yani anlayacağınız ben şu anda yasaklı bir lider değilim, ama kendine yasak koymuş bir yorumcuyum.
Çatlıyorum aslında gelişmeleri gördükçe.
Ve kızıyorum kendime. Yasak koyduğum için. Ama medya delikanlısıyız ya. Laf ağızdan bir kere çıkar. Söz verdik uyacağız.
Eeee siyasi yazmayacağız. Başka türlüde mi yazmayacağız? Başka türlü yazarsak siz anlamayacak mısınız? Elbette anlayacaksınız.
Bende o yola başvuracağım bu yazımda.
Yorumumu okuyanlar bir yerlere çekmesin. Bu politik bir yazı değildir. Bir tür Biyografidir.
Benim çocukluğum neredeyse Harran’da geçti. Babam bir Urfa sevdalısıydı, rahmetli. Nasıl ki bazılarının dünkü söylemleri ile AB yolu Diyarbakır’dan geçmeliydiyse , o yıllarda Urfa’nın geleceği de Harran’dı, diyen babam, her fırsatta soluğu orada alır, beni de beraberinde bu küçük ilçemize götürürdü.
En renkli sima ise o dönem de Kureyş’li Sase lakaplı Ekrem Özyavuz’du. Kulaklarının büyüklüğü dez avantajı olan o güzel insan, ovanın yarım ilahıydı. Ova ondan sorulurdu.
1950’li yıllarda bir bakanın ziyaretindeki çıkışı ise dillere destandı. Sase Muhtar iken bölgesine gelen bir bakanı dinlemeye gider. Bakan lafı çok uzatınca da sinirlenip seslenir;
-Sayın Vekil Harran’da tek bir telefon yok. Biz suya muhtacız. Telefonsuz kime ne dert anlatacağız? Der
Bakan cebinden çıkarttığı dönemin Gelincik Sigarası paketinin üzerine Sase’nin isteğini not eder. Ve dönüp;
– Tamam hemşerim. Not aldım. Döner dönmez bu sorunu halledeceğim yanıtını verir.
Özyavuz bu, altta kalır mı? Eliyle bakanı tersler ve konuşur ;
-Git işine yav, kimi kandırıyorsun. Cigara bitti. Bizim dertte gitti, yakıştırmasını yapar ve alanı terk eder. Miting meydanında rahmetli Sase’ye yapılan tezahüratı anlatmama gerek var mı?
Aradan yıllar geçti. Özyavuz’lar siyasetten hiç kopmadılar. Ovanın nabzı onlardan soruldu. Hep destekçi oldular, ovadan çıkanlara, başka partilere, taaa ki ıbrahim Özyavuz siyasete soyunana kadar. Cumeylilerin bu çağdaş çocuğu, Sase’nin bu güne köprüsü oldu ovada. Ve ilçesinin Belediye Başkanı seçildi ardından. On bir bin yıllık Harran’a da , Türkiye’nin tarımda ki umudu bu coğrafyaya, sanki bile bile, mesleği uyan bir gelin getirdi. Jeofizikçi Çağla Aktemur’u.
Çağla Aktemur evin tek kızıydı. Soy ismini yaşatacak bir erkek kardeşi yoktu, izdivaç kapıdaydı. Özyavuz medeniyet beşiği bir ilçenin Belediye Başkanı olarak, kendisine yakışanı yaptı. Ve Çağla gelin, Çağla Aktemur Özyavuz oldu. Soy adını da ovaya taşıdı, ovanın medeni hoşgörüsüne güvenerek. Bu ilkti.
Gün geldi siyaset çarkları döndü, o ovadan, medeniyetin beşiğinden, çağdaş bir karar çıktı.
Alınan ortak bir kararla, bu milliyetçi insanlar
-Çağla gelin bizi temsil etsin dediler.
Ve ovanın güleç yüzlü gelini, vekil adayımız oldu. Bu ise ikinci ilginç gelişmeydi. Kureyşli Sase, dün ovanın sorunlarını Gelincik Sigarasının üzerine yazdırmamıştı. Ama keşke yaşasaydı da ovanın şimdiki umudu yeğeni GELıN’cik’i görebilseydi.
Aklıma birden Fırat geldi. Hani o ÇAğLA’yıp Harran’a akan. Hayat veren Fırat. Elazığ’lı Fırat.
Selam sana ÇAğLA gelin!…Aramıza, hoşgeldin.