Bülent Okutan
25 Mayıs 2007
Özellikle yaz aylarında çıktığım tatil sürecinde çok uzun yol kat ederim. Bir ay kadar öncesi yine yollardaydım. Gidişim dönüşüm derken baktığım kilometre saatinde aştığım mesafe 4 bin kilometre kadardı. Onlarca il, yüzlerce ilçe geçtim.
Simsiyah bir asfalt ve bozkırlar sonrası girilen bir ilçede insan daha bir gözlemci, meraklı oluyor. Uğranan ister il olsun, ister ilçe. Çevrenizi daha dikkatli izliyorsunuz. Yüzlerce kilometre otonuzun motor kaputunun ucundaki ambleminin altından kayıp giden o kesik beyaz çizgilerden sonra.
Ve girilen ilçede, il de ille karşınıza ilk kelimesi aynı bazı şeyler çıkıp yüreğinizi burkuyor; ‘şehit Asteğmen ….. Bulvarı, şehit Yüzbaşı …. Caddesi, şehit …… Parkı gibi’
Artık neredeyse bu gerçeğin olmadığı il, ilçe yok gibi. Bunun batısı, doğusu kalmamış. ışin Doğu cephesinde de bazı ölümler yaşanmamış değil tabi. Ama onların adı konmamış. Onların adı kimine göre hainler, kimine göre kandırılmışlar, kimine göre teröristler, kimine göre ise militanlar. Öyle gün olmuş ki aynı coğrafyanın bir köşesinde çıkan çatışma da bir Mardin Dargeçit’li şehit olurken, bir başka Mardin Dargeçit’li ölmüş. ıkisinin kor ateşi, iki ayrı yuvaya düşüp ana, baba, kardeş, eş, evlat yüreklerini dağlamış.
Bir de bunun başka mağdurları var. Sadece ölüp, yaşamını yitirenler yani. Ankara Ulus’ta ki Anafartalar Çarşısı Mağdurları gibi. Onların tanımı tek; Terör mağduru. ıki gündür ölenlerin daha doğrusu terör mağdurlarının öyküsünü izliyoruz. En derinden yaralayan ise damatlık almak için Anafartalar Çarşısına giden genç. Çarşı çünkü, Ankara’nın en ucuz alış veriş merkezlerinden biri. Oysa o çarşıya adını veren Anafartalar’da, Türk, Kürt, Çerkez, Laz bir tarihte destan yazmış, omuz omuza savaşmıştı. Bugün omuz omuza Ankara Ulus’ta torunları o dehşeti, vahşeti yaşadıkları için eminim o dedelerin kemikleri sızlıyordur.
Ana haber bültenlerinin diğer ayrıntıları ise her zamanki gibi iki gündür bildik gelişmeler ve tepkiler, söylemler, olaylar. Arınç, bir kanalda konuşuyor. 367 dayatmasını hala anlayabilmiş değilim diyor. Başbakan bir diğer kanal da Patronlar Kulübü TÜSıAD’a, Sezer’i şikayet ediyor. Baykal partilileri ile boğuşmayı sürdürüyor. Dolar-Euro inip çıkıyor. Toz bulutları yüzünden bazı bölgelere yağmur değil çamur yağıyor.
Ve adı güzel, ismi anlamlı bir çarşıda, bir genç, ucuz damatlık alma uğruna, yaşamını yitiriyor. Yani ucuz bir ölümü yaşıyor, artık bedenen yaşamasa da. O haber ise artık geride kalıyor. Ve ben kısa bir süre sonra yine tatile çıkıp kıraç bozkırlardan sonra il, ilçe merkezlerini geçerken içim kan ağlayarak, bazı yeni cadde, park ve bulvar isimlerini okuyacağım. Bazılarının ucuz ihtirasları nedeniyle konmuş yeni isimleri.
Düşünüyorum da, tek kelimeye sığar mı acaba, yaşam, ölüm, yalan, gerçek, ayıp, korku ve ihtiras?
Sığarsa adı ne mi olur ?
YAZIK!…