Bülent Okutan
24 Ocak 2007
şu ulusal medyayı neredeyse 20 yıldır hiç anlayamaz hale geldim. Milyarlar ödeyip transferler yapan, ama aldıkları köşe yazarlarının, açlıktan nefesi kokan insanların olduğu bu ülkede Hanzel ve Gratel hikayesi yazdığı Ulusal Medya’dan bahsediyorum. Yirmi yıldır bunlar bazı siyasilerimizin yerlerini tuttular. Yani konuşup da, daha doğrusu yazıp da, hiçbir şey söylememe gibi bir beceriye sahipler. Ve bunlar o köşelerini, o sütunları halk adına, ülke adına o kadar cömertçe harcıyorlar ki anlatamam. ıstanbul’da sırça köşklerinde oturup purolarını tüttüren, neskafelerini yudumlayan bu muhteremler ülkeye eski tip bir avizeden, daha doğrusu o avizenin kristal bir diliminden bakar hale geldiler. O kristal parçayı evirip çevirip neresi onlara daha renkli geliyorsa ülkeye o gözle bakıyor ve sorunları o renklerle yorumlamaya çalışıyorlar. Bazıları ise buna gerek bile görmüyorlar. Çok çok büyük gazetelerde kalemşörlük yapan bunlar, ülkede kan gövdeyi götürürken, kana benzediğindenmidir nedir, kırmızı şarap muhabbeti yapıp işgal ettikleri köşelerinde bir Pazar günü Paris’in, bilmem hangi köşe başı kahvesinde, hangi şarabın yudumlanabileceği tavsiyesinde bulunabiliyorlar. Ülke güllük gülistanlık ya. Gazeteleri halkın sesi ya!… Halkta şanlıurfaspor’un eski amigosu şarapçı Beko… Birkaç gün önce Irak’ta düşürülen ve 29 Türke mezar olan uçak ile ilgili bir yazım vardı. Orada da bunu dile getirmiştim. Konu karakutunun gizemiydi. Ama ne yazık ki yine aynı medya tayfamız olayı sağ kulağı, sol eli göstererek güreşe soyunmuştu. ılk başlıklar şuydu. “Katil Antonov” Antonov uçağın markası oluyor. Yani bizim çocukları o marka, o uçak öldürmüştü. Yani bunun bir saldırı, komplo, füze vs ihtimali yoktu. Çünkü bir uçak markasını suçlamak çok kolaydı. Onlarda o kolay olanı yapmıştı. Bir iki gün sonra bazı pis kokular Bağdat’tan yükselince bizim kalemşörler ayıldı. Yeni başlıklar atıldı. “Türkleri taşıyan uçak düşürüldü mü”diye. Günaydın. Ellerinizde viski bardakları, bir gün sonra olaya vakıf oluyorsunuz, yada Leila’dan çıktıktan 2 gün sonra. Ama bu ülkenin o kadar zaman kaybına tahammülü yok beyler. şimdi yine, o yazacak olumsuzluk bulamayan medya tayfası “Türkiye güllük gülistanlık ya” Trabzon’u yargılıyor. Çünkü dünyadan bir haber gibiler. Trabzon ile hatırladıkları son iki şey biri Rahibin öldürülmesi ve diğeri Dink’i öldüren gencin yine Trabzonlu olması. Medya Towers’lar da porselen dişlerini göstere göstere sırıtanlar bu ülkeyi oralardan göremedikleri için odalarındaki tvlerden izledikleri haberleri yine kendilerine göre yorumlamayı sürdürüyorlar. Hedef Trabzon Trabzonlular önce Rahibi öldürdü, sonra Dink’i. Duydukları son şeyler bunlar. Elleri ceplerinde Yazı ışlerine yönelip Yayın yönetmenliğinin vakur edası ile odaya girerken sesleniyorlar. “Evet beyler Niye Trabzon? Bunu ele alacağız” Yahu siz yıllardır 30 bin insan öldü de niye Diyarbakır, Mardin, şırnak dediniz mi? Onlarca genç kız töre cinayetine kurban gitti, niye şanlıurfa, Batman dediniz mi? Canlı yayınlar da kameralar kapalı sanıp, Başbakanı “Bu adamın üstüne çok gidiliyor” deyip savunurken yakalanmadınız mı?. Ülkeyi bu muhafelet ile izleyip yorumladınız mı. Ve şimdi de köşelerinizde yine iyi şarap markalarını sıralarken, manşetlerinize “Niye Trabzon’u” taşıdınız. Zaten bu ülke, sizler o towerslarda ülkenin sadece bazı noktalarına odaklandığınız için kaybetmiyor mu? Cinayetin işlendiği gün en güzel gazete başlığı Takvim’indi. Hakkı Yalçın önderliğindeki Takvim “Güvercin’i vurdular” demişti. Ve Yalçın bu olayın öncesi bir yazısında siz sırça köşktekileri eleştiren bir yazı yazmıştı. Harikaydı. şiirseldi. Ve sizler hala olayın faillerini Trabzon’da arıyor, o güzel şehrin insanlarını töhmet altında bırakıyorsunuz. Çünkü baktığınız yerden görebildiğiniz, insanların nüfus cüzdanları ve nüfusa kayıtlı olduğu yer hanesi. TC’yi göremiyor ve TC ‘de gazetecilik yapıyorsunuz. Benim doğum yerim ızmir, Nüfusa kayıtlı olduğum yer şanlıurfa, Ama ben kendimi bu günden itibaren Trabzonlu ilan ediyorum. Varın beni de yargısız infazınıza kurban edin. Bu ülkenin katilleri Trabzonlular mı yoksa (X)’ler mi?… Trabzon’un haritadaki yeri belli, siz (X)’leri bulun yüreğiniz yetiyorsa…