Bülent Okutan
12 Ocak 2007
Gazetecilik mesleğime geçmişte ara verip bir dönem dünyanın en kutsal mesleğini yapmıştım . Öğretmenlik. Öğretmenliğe başladığımın ikinci senesinde ise artık kendime şunu söylemeye başladığımı hatırlarım “ Ben bu güne kadar gazetecilik yapamamışım- Ne kadar körmüşüz” Öğretmenlik dünyanın bana göre maneviyat içeren en büyük mesleği. O duyguyu yaşayanlar bilir. Hele hele de bir ilkokul öğretmeni iseniz. Ve işinizi hazzederek yaparken ince ayrıntıları kaçırmayıp görebilirseniz, bu mesleğin keyfine doyamazsınız. Sabahları sınıfa girdiğinizde büyük bir gürültü kesilir ve neredeyse en az otuz-kırk çift pırıl pırıl göz üstünüze dikilip kilitlenir. Sınıf defterini masanın üstüne bırakır ve gülen gözlerle o miniklere bakıp “Ben bu gün onlara nasıl, ne kadar faydalı olabilirim” diye iç geçirirsiniz, onlarda bu telepatiyi anında yakalar ve güzel bir günün başlangıcı olur bu. Artık sınıftasınızdır. Ve onların yüzünde derslerin bitimine kadar eksik olmayan bir tebessüm yerleşir, ayrılmaz hiç. Sıralarının arasında dolaşırsınız. Bir ara yorulur. Birinin sırasının üstüne yarım yamalak oturursunuz. O an sınıfın en mutlusu odur. Gülen gözleri artık pırıl pırıldır. Sınıfa öyle bir bakar ki. Kolaymıdır. Öğretmen koca sınıfta onun sırasında oturuyordur. Öğretmen. Traşlı. Kravatlı. Takım Elbiseli. Yaşını başını almış. Orada bulunma amacı ve tek görevi onlara bir şeyler öğretmek. Ve o öğretmen onun sırasında oturuyor. O o günün starıdır artık Peki işin öğretmenler yönü nasıl sizce. Geceleri internet sitelerinde şanlıurfa ile ilgili yer alan her şeyi bulup okuyup sonra uyuma gibi bir alışkanlığım vardır. Yine bir Urfa sitesinde Duygu Sucuka adlı bir yorumcu hanımefendinin köşesini okuyunca bu yazıyı kaleme alma ihtiyacı duydum. Duygu hanım köy öğretmenlerini ele alıp onlarla ilgili bir yazıyı taşımıştı köşesine. Ondan esinlendim. Ve köy öğretmenlerinin durumunu bir anımla dile getirmek istedim bugün, hepsi o kadar. Sanırım iki yıl önceydi. Habere gitmiştik Suruç ilçemizin adını hatırlamadığım bir köyüne. Dönüşte ilçeye 7-8 kilometre kala tuvalet ihtiyacımız doğdu. Yolun sağında şirince bir köy ve köyün çıkışında da bahçesinde mini mini yavruların oynadığı bir okul takıldı gözümüze. Okulun bahçesine aracımızla girdik. Aracın üzerinde bağlı bulunduğumuz haber ajansının logoları vardı. Acar minikler hemen anlamıştı basın mensubu olduğumuzu. “Gazeteciler geldi” deyip bizi bir çembere aldılar. Bahçede ki tuvalete yöneldik. Çocuklar hemen atıldı. “Hocam gitmeyin biri bozuk, öbürü hiç çalışmıyor”dediler. Biz ortada öyle kala kalmışken tek katlı okul binasından pırıl pırıl traşı, takım elbisesi, kravatı ile gencecik köyün öğretmeni çıktı. Sanırım Afyon’luydu. Bize yöneldi. “Buyrun size yardımcı olayım” dedi. Sıkıntımızı anlatınca da çocukları doğruladı ve “lojmanımı kullanabilirsiniz” dedi. Lojman dediği iki göz oda idi. Yerde bir kilim, bir çekyat, sehpa üzerinde ise 37 ekran bir tv. Tuvaleti gösterip kapıyı çekip dışarı çıktı. Tuvalet dediği yer iki amaçlı kullanılan küçük bir odacıktı. Yarısı banyo, yarısı WC. Banyosu içinde ki dev bidonla hizmete mahsustu. Tuvalet ise Allaha emanet. Musluk borusu vardı fakat musluğu yoktu. Borunun içinde su mu? O zaten yoktu. Lojman müsveddesinden çıkarken o dünya güzeli fedakar öğretmene şunu söylediğimi hatırlıyorum; “Hocam siz bu devletin bir öğretmenisiniz. Sanki bu gün buraya Vali, bir müfettiş gelecek gibi traşlı, kravatlısınız. Yani siz tamamsınız. Ama bazıları size tamam olmayan bir şeyleri sunmuş. Siz buna rağmen, bu anadolu toprağında işinizi dört dörtlük yerine getirmeye çalışıyorsunuz ve gördüğümüz kadarı ile de bunu başarıyorsunuz. Sizi kutluyorum, teşekkürler” Söylene söylene o köyden ayrıldım. Eminim hala bu durumda olan çok köy öğretmenimiz vardır. Ben burada başta Sayın Valim olmak üzere il yöneticilerimize sesleniyorum. Bir köye giderlerse lütfen orada o köyün öğretmen lojmanında bir çay içsinler. Ve müteahhitlerin uyduruk bir musluğu bile çalıp, neleri, nasıl, kimlere teslim ettiğini görsünler. Ve benim gördüklerim ile karşılaşırlarsa lütfen bunun hesabını sorsunlar. Bundan büyük sevap olmaz. Buradan tüm köy öğretmenlerimizi kutluyor, onlara çocuklarımız adına sonsuz teşekkür ediyorum.