Av. İzzet Doğan
30 Ağustos 2021
Yukardaki özdeyişi Mustafa Kemal Atatürk’ten ödünç aldım.
Ağustos ayı Türkler için bir tam bir bayram ayı. 26 Ağustos 1071 Malazgirt Zaferi, 26 Ağustos 1526 Mohaç Zaferi ve 26 Ağustos 1922 Büyük Taarruzun başladığı tarihtir.
İşte bu nedenle ağustos ayı bizler için bayram ayıdır.
Tarihçi Prof. Dr. İlber Ortaylı büyük taarruz için 26 Ağustos tarihinin Mustafa Kemal Paşa tarafından bilinçli olarak seçildiğini belirtmektedir.
2019 yılında Kütahya Valiliğinin 30 Ağustos Zafer Bayramı etkinliklerinde konuşan Prof. Ortaylı; “26 Ağustos günü için size yazılı olmayan bir belge vereyim. Türk büyükelçi Müfit Özdeş, 26 Ağustos tarihinin Mustafa Kemal Paşa tarafından kasten seçildiğini söylemiştir. Çünkü 26 Ağustos 1071’in (Malazgirt Zaferi) ve Ağustos 1526’nın (Mohaç Zaferi) tekrarlanmasını istiyor. Birisinde Sultan Alpaslan Anadolu kapılarını açtı, ikincisinde Kanuni Sultan Süleyman Hazretleri Mohaç Ovası’nda çok iyi savaşçıları ve kudretli Macar ordularını yeksan etti. İşte bu, şimdi de vatanın son parçasına saldıran düşmanını durduruyor ve atıyor. Bu çok önemli bir olay. Onun için bu tarihte böyle tespit edilmiştir. Ağustos ayı Türkler için kesinlikle bayramdır.” Diyor.
99 yıl önce 26 ağustosta başlayan Büyük Taarruz 30 Ağustos’ta zaferle taçlandı. Mustafa Kemal Paşa:” Ordular! İlk hedefiniz Akdeniz’dir. İleri” komutunu vermişti.
İşte bu zaferle bağımsız, özgür, laik Türkiye Cumhuriyeti’nin sonsuza kadar yaşamasının temeli atılmıştı.
30 Ağustos Türk Ulusunun emperyalist güçleri vatan topraklarından söküp atarak bağımsızlığına ve özgürlüğüne kavuştuğu bir zafer günüdür. Malazgirt Zaferi, Mohaç Zaferi ve 30 Ağustos Zaferi gibi; Yahya Kemal Beyatlı’nın şiirinde özetlediği gibi “Bin atlı akınlarda çocuklar gibi şen” olduğumuz ve
“Bin atlı o gün dev gibi bir orduyu” yendiğimiz tüm zaferler bizimdir.
Geçen yıllarda kapalı alanda Ayasofya’nın açılışı dahil bazı etkinliklerde pandemiye ilişkin önlemler alınmadan kutlamalar yapıldığından, pandemi bahane gösterilerek özellikle açık havada yapılacak kutlamalar sınırlanmamalıdır.
30 Ağustos Zafer Bayramı’nı kutlarken, Mustafa Kemal ile tüm şehitlerimizi minnet ve şükranla anıyor Nazım Hikmet’in şiiriyle “bu cennet bu cehennem bizimdir” diyorum;
Ve kılıçların,
nalların,
ellerin
ve gözlerin pırıltısı
ardarda çakan aydınlık bir bütündü.
Ali Onbaşı bir şimşek hızıyla düşündü
ve şu türküyü duydu:
‘Dörtnala gelip Uzak Asya’dan
Akdeniz’e bir kısrak başı gibi uzanan
bu memleket bizim.
Bilekler kan içinde, dişler kenetli, ayaklar çıplak
ve ipek bir halıya benziyen toprak,
bu cehennem, bu cennet bizim.
Kapansın el kapıları, bir daha açılmasın,
yok edin insanın insana kulluğunu,
bu davet bizim..
Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür
ve bir orman gibi kardeşçesine,
bu hasret bizim…’
Sonra.
Sonra, 9 Eylül’de İzmir’e girdik
ve Kayserili bir nefer
yanan şehrin kızıltısı içinden gelip
öfkeden, sevinçten, ümitten ağlıya ağlıya,
Güneyden Kuzeye,
Doğudan Batıya,
Türk halkıyla beraber
seyretti İzmir rıhtımından Akdeniz’i.