Ali H. Demir
16 Ekim 2007
Yönetim, örgütler için asli unsur olarak görülmektedir. Örgüt literatüründe yönetim, örgütü harekete geçiren en önemli unsur olarak tanımlanmaktadır. Yönetim örgütün amaçları doğrultusunda yaşaması için kararlar alır. Bu kararların gereği olarak örgütün organize edilmesi gerekir. Organizasyonun oluşturulması sonrası birimler arası koordinasyonun ve işbirliğinin de kurulması gerekir. Koordinasyon ve işbirliği amaçlar doğrultusunda örgütün üretim yapmasını getirir. Tüm bunların yapıldığı bir örgütte en son denetim ve değerlendirme faaliyeti gelir. Denetim en son gelir derken tüm işler bittikten sonra denetim yapılır gibi düşünceye de kapılmamak gerekir zira yapılan bir faaliyetin her aşamasında denetim yapılması gerektiği tartışılmaz bir gerçek olarak örgüt literatüründe yer almaktadır. Denetim yönetim adına işlerin yürütülmesini takip eder. Yönetimin verdiği kararların gereklerinin yerine getirilip getirilmediğini takip eder. Bu yönüyle yönetime örgütün, sistemin işleyişi hakkında fikir verir.
Denetim kavramının tek bir sözden ibaret bir anlamının olduğunu düşünüp buna göre denetimi ifade edebilmek elbette oldukça zordur. TDK’na göre: Denetim, Denetleme işi, murakabe, kontrol şeklinde tanımlanırken başka kaynaklar da denetimi; yapılması düşünülen bir işe başlamadan önce gereken araştırmanın ve incelemenin yapılması; Daha önemli bir amaca ulaşabilmek için kişinin tepkilerini, davranışlarını veya başka amaca yönelme eğilimini denetleyip kısıtlaması gibi değişik şekillerde tanımlamaktadır. Denetimi literatürde alan uzmanları yapılan bir işin nasıl yapıldığını, belirlenmiş hedefler doğrultusunda yapılıp yapılmadığını, istenen sonuçları verip vermediğini, yada istenen şekilde yapılıp yapılmadığını kontrol etmek, çalışmayı belirlenmiş kriterlere uygunluk açısından değerlendirmek şeklinde tanımlamaktadır.
Bu yazının kapsamında anılan denetim sisteminden kasıt eğitim alanında denetim sistemidir. Denetim her alanda zorunlu olarak yapılması gereken bir çalışmadır. Çünkü bir faaliyet, bir çalışma, bir ürün ortaya koyma çalışması sonucunda istenen hedefe ulaşıldı mı, ulaşılmadı mı, sorularının ve nedenlerinin üzerinde mutlaka durulması gerekir. Denetim yapılmaksızın bir çalışmanın yürütülmesi yine mümkün değildir. Bireyler kendi başlarına bir çalışma yürüttükleri zaman bile yaptıkları işin bir değerlendirmesini, denetimini yapmaktadırlar. Yine eğitimin en önemli hedeflerinden birisi kişilerde öz denetimin kazandırılması olarak görülür. Öz denetim en ideal anlamda denetimdir. Toplumsal ilişkilerin karmaşıklaştığı, toplumdaki birey sayısının hızla arttığı bir ortamda her insanın peşine bir dış denetleyici koymak, her bireyin davranışını bir dış denetleyici tarafından kontrol ettirmek mümkün olmadığı gibi gerek de yoktur. Ancak her insanda öz denetim becerisinin varlığını kabul etmek, bu kabulden hareketle denetim yapmamak insanın yapısına uymadığı gibi bireyleri, grupları ve daha büyük yapıdaki örgütleri ve bu örgütlerin sorumlularını yanlışa götürür. ınsanın yapısına ilişkin en ideal kuramlarda dahi bu düzey bir iyi niyet ve ön kabul görülmez. Bu nedenle özellikle toplumsal ihtiyaçların karşılanması amacıyla kurulmuş olan örgütsel yapılarda denetim bir zorunluluktur.
Eğitim sistemimizde var olan farklı düzeylerdeki okullar ve kurumlar anayasa ve yasalarla belirlenmiş amaçlar doğrultusunda işlevlerini yerine getirmeye çalışmaktadırlar. Bu kurumlar başlarında bir yönetici ve bu yöneticilere bağlı olarak görev yapan müdür yardımcıları aracılığıyla yönetilirler. Müdür ve müdür yardımcıları kurumların yönetim kademelerini oluştururlar. Okul ve kurumlar yine mevzuatın belirlediği yapılar aracılığıyla işlevlerini yerine getirirler. Yönetim bu yapıları işletir. Okullar ve kurumlar yönetimin gözetimi doğrultusunda görevli kişilerce çalıştırılır. Yani kurum için belirlenmiş bir görev ve bu görevi yapmaktan sorumlu kişi ve kişiler kurumda belirlenmiş işleri yaparlar. Kurumlar/örgütler bulundukları çevreyle sürekli etkileşim içinde bulunan açık sistemler olarak tanımlanmaktadır. Ortaya çıkan yeni gelişmeler kurumlarda/ örgütlerde diğer örgütlerden farklı özelliklerin bulunduğunu, buna örgüt kültürü dendiğini göstermektedir. Buna göre her örgüt her ne kadar bütün bir sistemin alt birimi gibi görünse de kendine özgü farklılıklara, özelliklere veya topluca kültüre sahiptir. Bu nedenle her örgüt kendi içinde mutlaka dikkate alınarak değerlendirilmelidir. Her kurum/örgüt kendi içindeki çalışma düzeni, örgütsel kültür, içinde bulunduğu çevre itibariyle diğer örgütlerden farklılık arz eder. Kendine özgü kültürel ve çevresel özelliklere sahip bir örgütün farklı özelliklere sahip aynı düzeydeki diğer örgütsel yapıları şekillendirecek biçimde faaliyette bulunmasını beklemek yanlış olur. Her örgüt kendisiyle aynı düzeydeki örgütlerle işbirliği yapması gerekir. Ancak bu işbirliğinden daha öte bir aşamaya geçebilmesi o örgütler açısından mümkün değildir. Tüm örgütlerin birlikte bağlı olduğu bir üst tek örgüt vardır. Eğitim kurumları açısından duruma baktığımızda her okul öncesi kurumu, ilköğretim kurumu, orta öğretim kurumu ve diğer eğitim kurumları üst sisteme bağlı dallar durumundadır. Bir ilköğretim okulunun başka ilköğretim okulları üzerinde bir konumu yoktur. Olmasını da bekleyemeyiz. Eğitim kurumları bağlı oldukları üst kurumların denetiminde kendileri için belirlenmiş eğitim öğretim hedeflerini gerçekleştirmeye çalışırlar. Faaliyetlerini yürütürken kendileri için konulmuş hedefleri gözetmek zorundadırlar. Okulların yaptığı çalışmaların hedefler doğrultusunda olup olmadığının denetlenip değerlendirilmesi gerekmektedir. Okuldaki eğitim öğretim etkinlikleri okul yöneticileri tarafından denetlenip değerlendirildiği gibi tüm okullardaki eğitim öğretim etkinliklerinin üst yöneticiler tarafından denetlenip değerlendirilmesi gerekmektedir. Her okulun kendi bünyesinde eğitim amaçlarını ne düzeyde gerçekleştirdiğini takip etmek gerekir. Bir okuldaki eğitim etkinlikleri ile bir başka okuldaki eğitim etkinliklerinin karşılaştırılmasının, kıyaslanmasının yapılması gerekir.
Ülkemiz şartlarını dikkate aldığımızda veya ülkemiz eğitim örgütlenmesine baktığımızda eğitim öğretim faaliyetlerinin yürütüldüğü okullar okul yönetimleri tarafından yönetilir, okul yönetimlerinin üzerinde il ve ilçe yönetimleri, onların da üstünde bakanlık ilgili birim üst yönetimleri bulunmaktadır. Alttan üste yani okullardan en üstteki genel müdürlük ve bakanlık düzeyine kadarki örgütsel yapı eğitim öğretim etkinliklerine ilişkin iş ve işlemleri yürütür, dolayısıyla toplumun eğitim gereksinimlerini karşılamaya çalışırlar. Eğitim sistemimizin mevcut yapısına baktığımızda okullar üzerinde il ve ilçe milli eğitim müdürlükleri bulunmaktadır. Bunların bünyesinde okulun eğitim öğretim durumundan sorumlu olan bazen bir bazen de daha az sayıda kişi bulunmaktadır. ıl/ilçe eğitim müdürlüklerinde görev yapan yöneticilerin üzerinde bazen birden çok görev alanı bulunmakta bu durumlarda bir kişi pek çok işlevin yürütülmesini takip etme görevini yürütmeye çalışmaktadır ki bunu işlevsel, etkili, verimli olarak kabul edebilmek mümkün değildir. Bu nedenle bir yöneticinin yerleşim yerindeki tüm okulların eğitim durumlarını takip edip değerlendirmesini, okullar arasında kıyaslama, karşılaştırma yapabilmesini beklemek imkânsızdır. Daha farklı bir uygulama yapılabilmesi için sistem içinde büyük çapta değişikliklere gidilmesi gerekir. Bu değişikliklerin olabilmesi ise daha büyük çapta siyasal, sosyal, ekonomik, örgütsel değişmelere bağlıdır ki kısa vadede böyle bir değişikliğin yapılabilmesi şu aşamada mümkün görünmemektedir. Eğitim sistemi içinde var olan yöneticiler ve diğer üst düzey makamlarda bulunanların yaptıkları çalışmalara kabaca bir göz atılırsa bu kişilerin okullarda sistemli bir denetim çalışmasını yürütebildiklerini, bunu yapmaya yeterli zamanlarının olduğunu da söylemek imkansız görünmektedir.
Okul yöneticilerinin yeterince yapamadığı, üst düzey yöneticilerin ise bir çok değişik nedenden dolayı yapmaya fırsat dahi bulamadığı denetim faaliyetinin görevli denetim elemanlarınca yapılması bir zorunluluktur. Denetim elemanları aracılığıyla yapılacak denetim faaliyetinin etkisi denetimi bir araç olarak kullanan yönetimin inisiyatifine bağlı kalmaktadır. Bu alanda yaşanan sorunların yoğunluğuna göre eğitim sisteminin denetim fonksiyonunun etkisi artmakta veya azalmaktadır. Bu konu köşenin sınırlarına sığmayacak kadar geniş olduğu için şimdilik kesmek en iyisi.Selam ve saygılar….