Ali H. Demir
8 Mayıs 2007
Ülkemizde her gün o kadar çok değişik faaliyet, etkinlik yapılıyor ki tüm bunların arasında hangisine yöneleceğimizi, hangisini takip edeceğimizi bilemiyoruz. ıçinde bulunduğumuz çağda iletişimin, haberleşmenin çok gelişmiş olmasından dolayı hemen her olaydan anında haberdar olabiliyoruz. Bu bir yönüyle iyi bir yönüyle kötü olarak değerlendirilebilir. Yaşanan olaylardan anında haberdar olmak iyi olabilir. Ancak o kadar çok bilgi bombardımanı altında kalıyoruz ki hangisi üzerinde ne kadar düşüneceğimizi bilemez hale geliyoruz. Bu nedenle de insan zihni her an bir başka olayla meşgul olmak zorunda kalıyor. Bu yönüyle bir alana yoğunlaşabilmek oldukça güçleşiyor.
ıçinde bulunduğumuz hafta ülkemizde Denetim Haftası olarak kutlanıyor. Pek çok kişi denetim haftası da ne ki diyebilir. Aslında bu tür kutlama etkinlikleri daha çok resmi kurumlarda görev yapan kişiler için veya bir mesleğin mensubu olan kişiler için bir anlam ifade edebilir. Eğitime dair bir konu olması ve bu hafta münasebetiyle Pazar günü akşamı DSı konferans salonunda yapılan bir sanat faaliyetine de vesile olması nedeniyle bu haftadan, dolayısıyla da eğitime dair işlerde önemli bir yeri olan denetim faaliyetinden söz etmek istedim. Pazar günü akşamı DSı konferans salonunda öğretmenler ve denetim elemanlarının ortak çalışmasıyla hazırlanan ve oynanan “Müfettiş” isimli oyun denetim haftası etkinlikleri çerçevesinde sergilendi. Oyuncular performanslarıyla usta tiyatrocuları aratmadılar dense yeridir. Öğretmenlerle denetim elemanları arasında var olduğu söylenen olumsuz havanın dağılması yolunda da önemli bir mesaj niteliği taşıyordu. Her neyse umarım bu oyun birkaç kez daha tekrarlanır ve izleyemeyenler de bundan yararlanırlar. Biz gelelim denetim haftası nedeniyle eğitime dair gündemimiz olan denetim kavramına.
Yönetim, örgütler için asli unsur olarak görülmektedir. Örgüt literatüründe yönetim, örgütü harekete geçiren en önemli unsur olarak tanımlanmaktadır. Yönetim örgütün amaçları doğrultusunda yaşaması için kararlar alır. Bu kararların gereği olarak örgütün organize edilmesi gerekir. Organizasyonun oluşturulması sonrası birimler arası koordinasyonun ve işbirliğinin de kurulması gerekir. Koordinasyon ve işbirliği amaçlar doğrultusunda örgütün üretim yapmasını getirir. Tüm bunların yapıldığı bir örgütte en son denetim ve değerlendirme faaliyeti gelir. Denetim en son gelir derken tüm işler bittikten sonra denetim yapılır gibi düşünceye de kapılmamak gerekir zira yapılan bir faaliyetin her aşamasında denetim yapılması gerektiği tartışılmaz bir gerçek olarak örgüt ve yönetim literatüründe yer almaktadır. Denetim yönetim adına işlerin yürütülmesini takip eder. Yönetimin verdiği kararların gereklerinin yerine getirilip getirilmediğini takip eder. Bu yönüyle yönetime örgütün, kurumun, sistemin işleyişi hakkında fikir verir.
Denetim kavramının tek bir sözden ibaret bir anlamının olduğunu düşünüp buna göre denetimi ifade edebilmek oldukça zordur. Türk Dil Kurumu’na göre: Denetim, Denetleme işi, murakabe, kontrol şeklinde tanımlanırken başka kaynaklar da denetimi; yapılması düşünülen bir işe başlamadan önce gereken araştırmanın ve incelemenin yapılması; Daha önemli bir amaca ulaşabilmek için kişinin tepkilerini, davranışlarını veya başka amaca yönelme eğilimini denetleyip kısıtlaması gibi değişik şekillerde tanımlamaktadır. Denetimi literatürde alan uzmanları yapılan bir işin nasıl yapıldığını, belirlenmiş hedefler doğrultusunda yapılıp yapılmadığını, istenen sonuçları verip vermediğini, yada istenen şekilde yapılıp yapılmadığını kontrol etmek, çalışmayı belirlenmiş kriterlere uygunluk açısından değerlendirmek şeklinde tanımlamaktadır.
Bu yazının kapsamında anılan denetim sisteminden kasıt eğitim alanında denetim sistemidir. Denetim her alanda zorunlu olarak yapılması gereken bir çalışmadır. Çünkü bir faaliyet, bir çalışma, bir ürün ortaya koyma çalışması sonucunda istenen hedefe ulaşıldı mı, ulaşılmadı mı, sorularının ve nedenlerinin üzerinde mutlaka durulması gerekir. Çağdaş yönetim anlayışları veya klasik yönetim anlayışlarının tümü denetim sistemine yer vermiştir. Denetim olmaksızın bir işin yapılması, bir ürünün elde edilebilmesi mümkün değildir. Toplumsal, siyasal, ekonomik her alanda yapılacak çalışmalarda denetime yer vermek zorunludur. Denetim yapılmaksızın bir çalışmanın yürütülmesi yine mümkün değildir. Bireyler kendi başlarına bir çalışma yürüttükleri zaman bile yaptıkları işin bir değerlendirmesini, denetimini yapmaktadırlar. Yine eğitimin en önemli hedeflerinden birisi kişilerde öz denetimin kazandırılması olarak görülür. Öz denetim en ideal anlamda denetimdir. Toplumsal ilişkilerin karmaşıklaştığı, toplumdaki birey sayısının hızla arttığı bir ortamda her insanın peşine bir dış denetleyici koymak, her bireyin davranışını bir dış denetleyici tarafından kontrol ettirmek mümkün olmadığı gibi gerek de yoktur. Ancak her insanda öz denetim becerisinin varlığını kabul etmek, bu kabulden hareketle denetim yapmamak insanın yapısına uymadığı gibi bireyleri, grupları ve daha büyük yapıdaki örgütleri ve bu örgütlerin sorumlularını yanlışa götürür. ınsanın yapısına ilişkin en ideal kuramlarda dahi bu düzey bir iyi niyet ve ön kabul görülmez. Bu nedenle özellikle toplumsal ihtiyaçların karşılanması amacıyla kurulmuş olan örgütsel yapılarda denetim bir zorunluluktur.
Denetim fonksiyonuna yönelik yapılan değerlendirmelerde alan uzmanları denetimi diğer fonksiyonların üzerinde bir fonksiyon olarak ele alırlar. Alan uzmanlarına göre her örgüt amaçlarına erişmek, başarılı olmak ister. Bunun temel koşulu ise iyi bir yönetim sistemine sahip olmaktır. Yönetimin başarılı olması için önce planların yapılması daha sonra planın uygulanması için organizasyonun belirlenmesi, kadrolama fonksiyonunun gerçekleştirilmesi ve yöneltme sisteminin kurulması gerekir. Son olarak ise fonksiyonların ne ölçüde başarıldığı saptanmalıdır. Bunu saptayacak yönetim fonksiyonu denetimdir. Denetim, başarılması istenilen durumla başarılan durum arasında köprü görevi görür. Düzenleyici bir fonksiyon olan denetimin temel amacı ise örgütün amaçlarının gerçekleşmesini sağlamaktır. Denetim yalnızca örgütün amaçlarına erişip erişmediğini belirlemekle kalmaz, gerekiyorsa düzeltici önlemlerin alınmasını da sağlar. Diğer yönetim fonksiyonlarının sonuçları alındıktan sonra denetim yapılır. Denetim diğer yönetim fonksiyonlarının neyi ne ölçüde başardığını araştırır ve saptar, gerekirse düzeltici önlemlerin alınmasını sağlar. Bu nedenle denetim diğer yönetim fonksiyonlarının üzerinde bir fonksiyon niteliğine sahiptir. Görüldüğü gibi alan uzmanlarına göre denetim yönetimin bir fonksiyonu şeklinde tanımlanmaktadır.
Denetim örgütsel faaliyetleri yönetim tarafından veya yönetim adına gözden geçirilmesi sürecidir. Denetim yönetim adına yapılır. Yönetime veri sağlar, işlerin nasıl gittiğini gösterir. Bu yönüyle denetim yönetime veri sağlayarak alınacak kararların etkililiğine yardım eder. Örgüt içinde karar merkezi bir tane olması gerekir. Karar merkezi bir tane derken tamamen katı merkeziyetçi bir anlayış düşünülmemelidir. Örgüt farklı işlerin yapıldığı, farklı birimleri içinde barındıran, bir çok etkileşimin olduğu yapılardır. Örgütler yönetim tarafından hareket ettirilir. Yönetim çeşitli fonksiyonları aracılığıyla örgütü yönlendirir. Tüm fonksiyonlar alınan kararlar doğrultusunda işlevlerini yerine getirirler. Denetim örgüt içinde var olan yönetimin yerine geçerek örgütü yönetemez. Bu yönüyle denetim fonksiyonunun etkililiği yönetime bağlıdır. Denetim yönetime bağlı olarak fonksiyon icra ettiği için denetimde görülen aksaklık ve eksikliklerden de öncelikle yönetim sorumludur. Denetim yönetimin bir alt birimi olarak görev yapmaktadır. Aslında örgüt içinde var olan tüm işlerin yürütülmesinden yönetim makamları birinci derecede sorumludur. Çünkü örgüt içinde kararların alınmasından, planlanmasından, koordinasyonun sağlanmasından, denetimin yapılmasından ve değerlendirmelerin yapılarak yeni gidilecek yönden yine yönetim sorumludur. Yönetim amaçları koyar, amaçların gerçekleştirilmesi için yapılacak örgütleme faaliyetlerini yapmaya yetkili tek güçtür. Ancak gelişmiş ülkelerdeki uygulamalar ve çağdaş yönetim anlayışlarının ortaya koyduğu yeni gerçeklerde artık yönetim her şeyi istediği gibi yapan, örgütü istediği gibi yönlendiren bir güç olmaktan çıkmış katılım, paylaşım, demokrasi, şeffaflık gibi yeni değerlerle örgüt içinde bir bakıma güç paylaşılır hale gelmiştir. Tabii bu tür uygulamalar çağdaş ve gelişmiş ülkelerde geçerlidir. Bakalım bu uygulamalar bizlere ne zaman ulaşacak, bekleyip göreceğiz.