Ali H. Demir
2 Nisan 2007
Eğitim alanında çalışan personelin görevlerinin gereğini yerine getirip getirmediklerinin takip edilmesi gerekmektedir. Personelin çalıştırılması örgüt içinde yapılması gereken işlerin, görevlerin gerçekleştirilmesini sağlar. ışlerin ve görevlerin gerçekleştirilmesi örgütün kuruluş amaçları doğrultusunda çalışmasını sağlar. Bir bakıma örgütün kuruluş amacı gerçekleşmiş olur. Amacını gerçekleştiren bir örgütün kuruluş gerekçesi de ortadan kalkmış olur. Ancak örgütün kuruluş amacı sürekli devam eden bir toplumsal hizmet olduğu takdirde örgütün kuruluş gerekçesi gerçekleşip bitmez. Sürekli devam eden, sürekli yinelenen, yenilenen bir hizmet olduğu için örgütün varlığı da sürekli olmuş olur. Amaçların gerçekleştirilmesi için örgütlerde asli unsur olan insan unsurunun yani çalışanların görevlerinin gereğini sürekli yapmaları sağlanmalıdır. Bunu yani personelin görevinin gereğini yerine getirmesini sağlayacak olan ise örgütün yönetiminden sorumlu olan kişidir. Yani yöneticidir. Yönetici, personelin görevinin gereğini yerine getirmesini sağlamazsa örgütte iş üretilemez. Her örgüt bir başka örgütün alt sistemi olarak yer alır. Bu nedenle her sistemin başarısı bir alt sistemin görevini yerine getirmesine bağlıdır. Bu durumda üst sistem alt sistemin görevini yerine getirip getirmediğini takip etmek zorundadır. Üst sistem bu nedenle alt sistemin çalışmaları konusunda duyarlı olmalıdır. Duyarlılık olmazsa sistemin tümü sekteye uğrar. Sonuçta toplumsal hizmetlerde aksamalar ortaya çıkar.
Eğitim hizmetleri okullarda üretilir. Eğitim öğrenciye yönelik bir faaliyettir. Öğrenci-öğretmen etkileşimi eğitimin en önemli parçalarından biridir. Öğretmen öğrenciye bir takım bilgi, beceri, tutum ve davranışları kazandırmakla görevlidir. Öğretmenin bu görevini yerine getirmede göstereceği başarı öğrencinin istenen özellikleri kazanmasını sağlayacaktır. Eğitim sistemi içinde bir tek öğretmen ve bir tek gruptan oluşan öğrenci topluluğu bulunmamaktadır. Eğitim faaliyetlerinin yürütüldüğü yerler olan okullar tek tek ele alındığı takdirde her okul birden çok öğretmen ve öğrenci gruplarından oluşur. Öğretmen sayısın artması öğretmenler arasında koordinasyonu gerekli kılmaktadır. Koordinasyon kendiliğinden oluşan bir süreç değildir. Bu koordinasyonu yöneten kişiler de işe karışır. Bu andan itibaren ilişkiler karmaşıklaşmaya başlar. Okullarda birden çok öğretmenin koordine edilmesi, öğrenci gruplarının istenen bilgi, beceri, tutum ve davranışları kazanıp kazanmadıklarının etkin bir şekilde takip edilmesi gerekir. Eğitim faaliyetinin yapıldığı okulların sayısı, bu okullarda bulunan öğrenci gruplarının sayısı arttıkça ilişkilerdeki karmaşa daha da artar. Bu aşamadan sonra koordinasyona daha fazla önem verilmesi gerekir. Artık her okul bir birim, birden çok birimin bağlı olduğu bir üst birim ve hepsinin bağlı olduğu en üst birim meydana gelir ki ülkemizde bu yönüyle devasa bir yapı ile karşılaşırız. Okulların bağlı olduğu üst birimler olarak il ve ilçe milli eğitim müdürlükleri, bu üst birimlerin üstünde ise bakanlık merkez teşkilatı yer alır. Tüm bu birimler yığını temelde eğitim öğretim faaliyetlerinin etkin bir şekilde yürütülmesi için vardır diyebiliriz.
Eğitim öğretimi salt öğretmen-öğrenci etkileşimi olarak görmek sistem konusunda doğru değerlendirmeler yapmamızı engeller. Zira eğitim öğretim sadece öğretmen öğrenci etkileşimi ile gerçekleşmemektedir. Öğretmen öğrenci etkileşimi sürecinde öğretmenin ve öğrencinin istenen şekilde davranacağı ön kabulü sistemi kuran, işleten ve denetleyenleri doğru sonuçlara götürmez. Bu nedenle de öğretmen öğrenci etkileşiminin niteliğine dair mutlak surette değerlendirmeler yapmak gerekir. Ancak bu konuda doğru değerlendirmeler yapabilmek etkin bir kontrol sisteminin varlığını gerekli kılar. Yapılacak denetim sadece öğretmen öğrenci etkileşimine yönelik olarak düşünülür ve uygulanırsa yine sistemi dizayn edenleri yanlış sonuçlara götürebilir. Eğitim öğretim faaliyetlerinin yürütüldüğü birimler olan okullar, okullardaki her tür etkileşimi koordine etmekten sorumlu yöneticiler, birimler arasında koordinasyonu sağlamakla görevli üst birimler ve daha yukarıdaki tüm üst birimlerde bulunan tüm personelin görevlerinin gereklerinin yapılıp yapılmadığının takibi sistemin etkili olması için zorunludur. Takip edip kontrol edemediğiniz, ölçemediğiniz bir konuda doğru karar verebilmek, doğru yorumlarda bulunabilmek imkansızdır.
Bu yönüyle eğitim sistemimiz içinde büyük sorunlar yaşanmaktadır. Etkin bir kontrol sisteminin varlığından söz edebilmek imkansızdır. Öyle ki okullardaki öğrenci öğretmen etkileşimi ele alındığı takdirde dahi etkin bir denetimden, kontrol ve değerlendirmeden söz edebilmek mümkün görünmemektedir. Oysa etkin bir sistem için okullardan başlayarak her alan, birim ve kademede sağlıklı verilere dayalı olarak çalışan etkin bir denetim, değerlendirme ve kontrol sistemine ihtiyaç vardır. Sistemin içine giren kişilerden, birimlerden öyleleri var ki neredeyse hiç denetim, değerlendirme ve kontrole tabi tutulmaksızın işliyor gibi görünüyor. Denetim ve değerlendirme yapılamayan birimlerin, kişilerin, sistemlerin istenen ürünü verecek şekilde çalıştıklarını söyleyebilmek ise sadece zanna dayalı bir kanaattir. Eğitim sisteminin ürünü olan bireyler topluma girerler. Toplumda görülen sorunların nitelik ve niceliği eğitim sisteminin istenen ürünleri verecek şekilde çalışmadığını göstermektedir. Gazetelerden, televizyonlardan, her türlü medya araçlarından sürekli olumsuz haberlerin yayılması, toplumsal gelişmişlik düzeyimizin göstergesi durumundaki cehaletten kaynaklanan bir çok toplumsal olaylar bu durumun net bir göstergesidir.
Bu haberlerin, olayların önüne geçebilmek için en alttan en üste sistemin tümünde etkin bir denetim ve değerlendirme mekanizması kurulmalı ve işletilmelidir. Yetersiz, işinin gereğini yapmayan, bulunduğu makamın hakkını veremeyen kişileri sürekli takip edip değerlendiren bir denetim ve değerlendirme sistemi tüm toplumsal kurumların sağlıklı çalışmasının en önemli şartlarındandır. Öğretmeninden, yöneticisine kadar her birimde işinin ehli olan kişiler ancak bu yolla tespit edilebilir. Yapılacak tespitten sonra da çalışanla çalışmayanın hak ettikleri muameleyi görmeleri bir başka deyişle adaletin tesis ettirilmesi gerekiyor ki adaletin tesis ettirilmediği hiçbir toplum ayakta kalamaz. Adalet kavramının eğitim kurumlarından sosyal kurumlara, devlet kurumlarından ekonomik kurumlara değin her alanda hak ettiği yeri alması gerekir. Ancak o zaman toplum özlenen düzeylere gelebilir. Selam ve saygılar