Ali H. Demir
22 Ağustos 2006
ınsan belirli bir dönemde doğar, büyür, gelişir, yaşar ve hayatı sona erer. Bu süreç içinde yaşamını çeşitli ortamlarda geçirir. Öğrenci yani insanın tanınması ona yapılacak etkinin artmasına da yardım eder. ınsan doğuştan bir potansiyelle dünyaya gelir. Bu potansiyeli verimli bir şekilde işleyebilen toplumlar dünya üzerinde inanılmaz başarılara ulaşabilmişlerdir. Ancak değerlendirilemeyen insan gücü toplumlar için yük haline gelmeye, gelişmede ayak bağı olmaya başlar. Bir bakıma kritik nokta insan gücünün sahip olduğu potansiyeli verimli bir şekilde işlemekten geçmektedir. ınsan gücünün sahip olduğu potansiyeli verimli bir şekilde işlemek ise eğitimle mümkündür. Günümüz dünyasında insanın etkileşimde bulunduğu pek çok değişik ortamlar vardır. Bu ortamların tümü insana bir takım nitelikler kazandırmaktadır. Hayattaki çeşitlilik insanın niteliklerini geliştirmede etkili olan ortamların da çeşitli olmasını getirmektedir. Bireyler sadece okullarda belli nitelikleri kazanmakla kalmazlar. Okul dışındaki başka ortamlar da kişilerin yetişmesinde etkilidir. Okullar da bu ortamlardan sadece birisidir. Bireyler etkileşimde bulundukları her ortamdan, ortamlarda yer alan her bireyden etkilenebilirler. Bireylerin etkileşimde bulundukları ortamlar ve bu ortamlarda yer alan diğer bireylerin sahip oldukları nitelikler bireyi olumlu veya olumsuz etkiler. Eğitim işiyle uğraşanların bu değişik ortamların farkında olmaları gerekir. ınsan yaşadığı ortamda sahip olduğu potansiyeli geliştirebildiği oranda hayata, çevresine bir takım katkılarda bulunur. ılk insanların nasıl bir ortamda yaşadıklarını bilemiyoruz. Ancak her yaşayan insan sonraki insanlara yardımcı olabilecek bir takım tecrübeler bırakmıştır. Bu tecrübeler sonraki insanlar için yol göstericidir. ınsan türünü diğer canlı türlerinden ayıran en önemli niteliklerden birisi tecrübesini sonrakilere aktarabilmesidir ki bu gün sahip olduğumuz bilgi birikimi, bilim, kültür, edebiyat vs. hemen hepsi bu niteliğin bir sonucu olarak ortaya çıkmaktadır. Tüm bu nitelikler eğitim sayesinde en mükemmel hale getirilebilir. Eğitim sistemi bir takım ön kabullerden oluşmaktadır. Eğitimle ilgili olan her okul sisteminin görevini yerine getireceği kabul edilir. Her okul sistemi öğrencileri alırken önceki davranışları kazanmış olarak kabul eder. Bu ön kabuller teoride olduğu gibi gerçekleşmemektedir. Gerçekte öğrenci okul ortamında eğitim öğretim faaliyetlerine yıl boyu katılır. Bu katılım süresince öğretmenin yeterlikleri ölçüsünde öğrenciler bir takım yeterlikleri elde ederler. Aslında öğrencinin kazanması gereken yeterlikleri istenilen düzeyde kazanmasını etkileyen pek çok değişik faktörler vardır. Bu faktörler iyi tanındığı takdirde faktörlere etki etmede planlı, programlı davranılabilir bunun sonucunda da öğrencinin istenilen şekilde yetiştirilmesine yardımcı olunur. Bu faktörler öğrencinin yetiştirilmesinden sorumlu olan tüm kişiler tarafından benzer şekilde algılanmalıdır. Öğrenci bir ailenin parçası olarak dünyaya gelir. Doğum sonrası içinde doğduğu aile ortamı öğrenci olacak bireyi büyük oranda etkiler, şekillendirir. Bu durumda öğrencinin sahip olduğu aile ortamı, aile ortamında bulunan anne, baba ve kardeşler önemli bir faktör olarak sayılması gerekir. Öğrencinin sahip olduğu yetenekler bir diğer faktördür. Öğrenci bu yeteneklerin temellerini doğuştan getirir. Buna kalıtım da denilmektedir. Öğrenci anne ve babasından aldığı özelliklerle doğar. Bedensel, duygusal, zihinsel, sosyal ve daha pek çok yönden gelişme içine giren birey farklı yeni faktörlerin etkisi altında kalmaya devam eder. Öğrencinin arkadaş çevresi yani öğrencinin kendisi tarafından oluşturulan yakın çevresi önemli bir faktör olarak diğer faktörlerin arasına karışır. Ailenin ilişkide bulunduğu yakın çevre bir başka faktördür. Ailenin içinde bulunduğu çevrenin özellikleri, bu çevre içindeki bireyler, aileler ve diğer grupların karşılıklı etkileşimlerinin özelliğine göre çevrenin etkisi de değişir. Örneğin kırsal kesim özellikleri ile şehir yaşamının özellikleri arasında farklılıklar vardır. Bu farklılıklar aileler arası etkileşimi dolayısıyla ailelerin çocuklarını yetiştirmelerini mutlaka etkiler. Ailelerin etkileşimleri yanında öğrencinin ve diğer bireylerin karşılıklı etkileşimleri toplumun tümünü olduğu kadar tek tek bireyleri de etkiler. Buna sosyal çevre de denir. Sosyal çevrenin birey olarak öğrenciler üzerindeki etkisi inkâr edilemez bir gerçekliktir. Eğitim faaliyetlerinin yürütüldüğü okul ortamı bireyin gelişmesinde önemli bir yere sahiptir. Yanlış olmakla birlikte okullar toplumdaki birçok birey tarafından eğitimin yapıldığı tek yer olarak görülür. Okulun kendisi, okulda yaşanan süreçler, bu süreçlerde rol alan kişilerin tümü öğrencinin gelişmesinde bir başka deyişle insanın sahip olduğu potansiyeli geliştirmede önemli bir yere sahiptir. Ancak tek önemli faktör değildir. Tüm bu faktörler bireyi ne derece etkiler diye bir soru sorulursa bunun cevabını vermek oldukça zordur. Eğitim sürecinin her aşamasında birbiri içine girmiş olarak sürekli etkileşim içinde olan bu faktörler birey/öğrenci üzerinde etkili olmaktadır. Her faktör bireye bir şekilde etki ederek onun yeterlik düzeyini olumlu veya olumsuz az veya çok etkiler. Burada gözden kaçırılmaması gereken en önemli nokta eğitim faaliyetinin yani bireyin sahip olduğu potansiyelin geliştirilmesi sürecinin bir yerde başlayıp bitmediği bilincine herkesin ulaşmasıdır. Eğitimin sadece okulda yapılan bir faaliyet olmadığını, bireylerin gelişimlerinde toplum içindeki herkesin üzerine düşen görevlerin olduğunu kabul etmek gerekmektedir. Bireyin gelişiminde etkili olan faktörler arasında koordinasyonun kurulması da sözü edilen bilincin oluşması kadar önemlidir. Bireyin gelişiminde etkili olan her faktör ortak bir hedefe yönelerek işlevini yerine getirirse toplumu oluşturan tüm bireyler bu yönde gelişir. Sahip oldukları potansiyel bu ortak hedef doğrultusunda kullanılır. Bu da toplumsal bir güç ortaya çıkarır. Bu toplumsal güce sahip olan ülkeler ise dünya üzerinde süper güç konumuna gelirler. Bu koordinasyon işini yapacak olanlar topluma yön verme gücünü elinde bulunduranlardır. Toplumsal yaşamı yönlendirmek bu gücü elinde bulunduranlar açısından belki çok istenen bir durum olabilir. Ancak bu gücü elinde bulundurmak bir takım sorumlulukları da beraberinde getirir. Bu güç ve sorumluluk arasında sağlıklı bir denge kurulduğu durumlarda toplumlar ve toplumu oluşturan bireyler sahip oldukları potansiyeli büyük oranda ortaya çıkararak kullanabilirken dengesizliğin olduğu durumlarda ise toplum ve toplumu oluşturan bireylerin potansiyelleri heba olup gitmektedir. Eğitime dair yazılarda buluşmak dileğiyle…