Cüneyt Gökçe
13 Ekim 2007
“Ne biçim soru, tabii ki bayram!” dediğinizi duyar gibiyim.
Ancak, içlerine ve ocaklarına ateş düşenler için de bayram mı acaba?
Genç yaşta dul kalmış gencecik bacılar için de bugün bayram yapıyor mu acaba?
Toprağa gömdüğü delikanlısının bebeğini karnında taşıyan bahtı dönmüş hanımefendi için, “bayram” ne ifade ediyor acaba?
Biricik yavrusunun arkasından çaresiz ağlaşan ve birbirleriyle teselli bulan anne-baba için de bayram mı acaba?
Henüz, temyiz yaşına dahi gelmediği halde öksüz ve yetim kalan yavrular için bayram ne ifade ediyor acaba?
Düğün hazırlığında iken mateme bürünen kimsesizler için de bayram mı acaba?
Kimimiz beş-altı odalı evleri “dar” görürken; bir göz “evi” paylaşan sekiz-on kişilik ailelerin “yaşadığı” mekânlarda da bayram var mı acaba?
Nazlı büyütülen çocukların yaşadığı dünyada aç, sefil, perişan, şefkatten mahrum, hakaret edilen ve horlanan; zulüm ve işkenceye uğrayan ve görünüşte onlar da “çocuk” olan yaratıklar için de bayram söz konusu mu acaba?
Sofrasını onlarca çeşit yemeklerle donatan ve yine de memnun ve mutlu olmayan toplulukların yanı sıra aç yatıp aç kalkan ve kelimenin tam anlamıyla perişan halde yaşayan ve içleri parçalayan insanların semtinde bayram belirtileri var mı acaba?
Bazılarımızın gardırobu tıka basa dolu iken, elbisesiz, ayakkabısız bir biçimde hayata sarılan ve yaşamaya çalışan garibanların dünyasında da bayram diye bir şey var mı acaba?
Efendim, saydığım tüm mekânlara bayramı yaşatmak elimizde…
Bizim yaklaşımımız ile onlara öyle güzel bayramlar yaşatabiliriz ki!
Bu yüzden diyorum ki: Kırık bir gönlün tamir edilerek yaşandığı bayram daha anlamlıdır.
Bir yetim, bir mahzun, bir mazlum, bir kimsesiz, bir yoksul, bir fakir ve bir muhtaç sevindirilerek yaşanan bayram daha manidardır.
Sıla-ı rahimin ihmal edilmediği, ahirete göçmüş veya yaşayan akrabaların –imkânlar ve şartlar ölçüsünde- hatırlandığı ve ziyaret edildiği bayramlar ne kadar güzeldir!
Sıkıntı yaşatmadan ve yük olmadan yapılan dost ziyaretlerinin bolca yer aldığı bayramlar çok anlamlıdır.
Herkesin kaynaşma ve dayanışma içerisinde olduğu, herkesin birbirinin iyilik ve güzelliğini isteği, dargınların olmadığı, sevinçlerin tam anlamıyla paylaşıldığı bir ortamda bayramı yaşamak mutluluk verici bir husustur.
Boynu bükük insanların yer almadığı, kenarda-köşede unutulan kimsenin hiç bulunmadığı ve herkesin kendisi ve çevresiyle barışık olduğu bir toplulukla bayramı idrak etmek ne kadar saadetli ve huzurlu bir şey!
Güzelliklerin devam ettirilmesi ve çirkinliklere bir daha dönülmemesi temennisiyle bayramınızı tebrik ediyorum.
Bayramınız “bayram” olsun, efendim!