Ömer Elçi
27 Kasım 2008
Her 24 Kasımda mikrofonu eline alanlar Mustafa Kemal Atatürk’ün “Milletleri kurtaranlar, yalnız ve ancak öğretmenlerdir” vecizesini mutlaka hatırlatırlar; söylemiş olmak için söylerler…
Her 24 Kasımda medya 1 günlüğüne öğretmenlerin yaşamından kesitler sunar, maaş yetersizliği, zor çalışma koşulları tartışılır; tartışmış olmak için tartışırlar…
Cumhurbaşkanı, Başbakan, Bakanlar, Vekiller, Milli Eğitim Müdürleri kendilerini yetiştiren öğretmenlere minnet duyduklarını, öğretmenlerin sorunlarına çözüm bulacaklarını, en öncelikli görevlerinin eğitim olduğunu söylerler; söylemiş olmak için söylerler…
Darülfünun’un kuruluşuyla, yani Osmanlıdan, Cumhuriyetin ilk yıllarından günümüze gelene kadar sorunları çözmesi gerekenler, ne yazık ki samimi olmamışlar, eğitimi karmaşaya döndürerek, öğretmenliği saygınlığa kavuşturamamışlardır.
İdealist öğretmenler, yasal düzenlemecilerin, toplum bireylerinin samimiyetsizliğini, Osmanlıda ve Türkiye’de eğitimin değil de siyasetin öncelikli olduğunu gördükçe pasifize olmuş, edilmiş olsalar da; Türkiye’nin gelişmişliğinin temel taşı olmuşlar, olmaya da devam edeceklerdir.
2008 yılındaki Öğretmenler Günü’nde öğretmenlerin yaşadıkları bizlerden ve öğretmenlerden kaynaklanmaktadır dersek haksızlık mı etmiş oluruz caba?
Bizler ki; “Altı üstü öğretmen”, demedik mi, demiyor muyuz?
Bizler ki; “Türk-Kürt, Sunni-Alevi, sağcı-solcu, dindar-laik, sendikalımızdır-sendikasındandır, hamillidir-hamilsizdir, erkektir-kadındır” yaklaşımlarıyla ayrımcılık yanlışlığı yapmadık mı? Yapmıyor muyuz?
Bizler ki; eğitimi ülke gerçekleri yönünde değil de, kendi yaşam veya siyasetimize göre yaz-boz tahtasına çevirmedik mi? Çevirmeye devam etmiyor muyuz?
Bizler ki; Doğu ve Güneydoğu’ya çıktığında, örneğin Şanlıurfa, Diyarbakır veya Hakkari’ye çıktığında, bu illerde yaşayanları ikinci sınıf vatandaş olarak görmedik mi? Türkçe’yi doğru düzgün konuşamayanları hor görmedik mi?
Bizler ki; hamili olanları güzel okullara, merkezlere aldırmaya, hamilsizleri sorunlu okullara, ilçelere-köylere verdirmedik mi? Verdirmeye devam etmiyor muyuz?
Bizler ki, öğretmenleri saatlerce kapı önünde bekletip, kaz yedirme olasılığı olanları, siyasileri “buyrun-buyrun” deyip odamıza alıp, kahveler içip, eğitim demagojisi yaptıktan sonra; okuluyla, öğrencisiyle ilgili sorununu anlatmak isteyen öğretmeni başımızdan savuşturmadık mı, savuşturmaya devam etmiyor muyuz?
Bizler ki; öğretmene “Sen benim kim olduğumu biliyor musun?” demedik mi? Şikâyet etmedik mi? Taciz etmedik mi? Sürgün ettirmedik mi? Öldürmedik mi? Dövmedik mi? Yaralamadık mı? Yöneticisiyle, velisiyle, toplumca baskı altına almaya çalışmadık mı? Çalışmaya devam etmiyor muyuz?
Bizler ki; devlet okullarında günü doldurmaya çalışıp, dershanelerde veya özel ders verdiğimiz öğrencilerin yetişmesi için daha fazla çalışmadık mı? Çalışmaya devam etmiyor muyuz?
Bizler ki; AB mali kaynaklı, gezili-eğlenceli bol paralı projelerde görev almak için hami-siyasi ararken, gönüllülük isteyen projelerde görev almamak için bahaneler uydurmadık mı? Uydurmaya devam etmiyor muyuz?
Bizler ki; özlük haklarımızı savunması gereken sendikaları aynı masa etrafında bir araya getirebildik mi? Yıllardır ayrışımlar-bencillikler olgusuyla onlarca sendika oluşturmadık mı? Oluşturmaya devam etmiyor muyuz?
Bizler ki; eğitime siyaseti sokmadık mı? Sokmaya devam etmiyor muyuz?
Bizler ki; eğitimde hem gül olduk, hem de diken..
Örnekleri çoğaltın-çoğaltabilirsiniz.
Osmanlıdan, Cumhuriyetin ilk yıllarından günümüze kadar gelene kadar kabullensek de, kabullenmesek de bu oluşumda hem öğretmenlerin hem de toplumun katkısı söz konusudur.
Yarası olan gocunsa da, eleştiri üstüne eleştiri alsam da bunlar gerçeklerimizdir.
Gerçeklerimizde belki benim de hatalarım olmuştur ama olmaya devam edecektir yaklaşımı hem öğretmenliğe hem de eğitime en büyük saygısızlık olacağı kesindir.
Öğretmenler Günü kutlandı. Öğretmenler haftası ise çeşitli etkinliklerle devam ediyor.
Dilerim ki; toplumsal yaşamda öğretmen hakkettiği saygınlığa ulaşır, eğitim sorunları; hem yöneticiler, hem öğrenciler, hem de toplumun diğer bireylerince gerçekçi bir şekilde tanımlanır ve çözümlenir.
Nice 24 Kasımlara…