K. Eren Akalın
21 Aralık 2010
”Cumhuriyetin kuruluşunda Kürtler ve Türkler dindar müslümanlar olarak aynı cephede savaştı. Amaç hilafeti kurtarmaktı.”
“İslami kesim ve Kürtler bu ülkede zarar görüyorlar. Bu statükonun değişmesi için Kürtler ve islami kesim birlikte hareket etmeli.”
“Ben müslümanım ve tercihim şeriat hukuku ama bu kabul görmüyorsa AB anayasasının kullanılmasına razıyım.”
“Mevcut Anayasa işlev görmüyor. Değişmeli”
* * *
“Ben Osmanlı Çocuğuyum,”
“Osmanlının hakim olduğu geniş coğrafyada müslümanlar istediği her yere sınır tanımadan gidebilirdi”
“Türkiye’de de Osmanlı gibi adil ve kardeşçe yaşanabilir”
“Eski yapı artık kendini var edemez, artık tek dil değil iki dil hatta çok dilde eğitim yapılması ortak yaşam için zorunludur”
“Yeni anayasa ile insanlar daha demokratik bir ortamda yaşayacak”
* * *
Ş.Urfa Barosu geçtiğimiz Cuma ‘‘Değişim Sürecinde Türkiye’de İnsan Hakları” başlıklı bir panel düzenledi. Yukarıdaki cümleler sırasıyla katılımcılar Altan Tan ve Cengiz Çandar’a ait.
Bir-kaç yıldır belirli kesimler tarafından, ha bire içi bir türlü doldurulamayan değişim lafları işitir olmuştuk. İşte Cuma günü Urfa’da düzenlenen bu panel bize yaşanacak değişimin ne olduğunun ipuçlarını verdi.
Görünen o ki, Türkiye’de değişimin koşulları tamamen hazırlandı, yaşanacak değişimin başlangıç tarihi ise 2011 seçimleri.