İbrahim Halil Okuyan
12 Kasım 2012
Bütün bunlardan sonra; Artık mevcut tesislerin yıkılması ve ortaya çıkan arsanın satılarak Spor Bakanlığına vaat edilen tesislerin Şanlıurfa’ya kazandırılması zamanı gelmişti.
Ve bu amaçla;
11 Nisan Şehir stadyumunun yerinin satışı ve 11 Nisan meydan projesinin gerçekleşmesi için mevcut yerinin satış yetkisi
Sayın Valimiz Celalettin Güvenç ve Encümen üyelerine veriliyor.
11 Nisan Stadyumu ve çevresi yaklaşık olarak 42 dönüm.
Bu alan üzerine belli bir kısımda Turizm amaçlı bir Otel inşaatı,
Özel Amaçlı Proje ve Yeşil alan, Otopark, vb donatılar yer alacağı
11 Nisan Meydan projesinin gerçekleşeceği arazi için 39.650.000,00 TL muhammen bedelle, 8.11.12 tarihinde açık artırmayla satışa çıkılıyor.
Bunun üzerine medyada ve kamuoyunda; Yaklaşık 3 bin metrekarelik Halk Eğiti Merkezi’nin yeri yaklaşık 20 milyon bedelle satışa çıkarıldığı, hatta satıldığı ve Bu hesapla 11 Nisan alanının en az 280 Milyon TL etmesi gerekeceği vb hesaplar dillendiriliyor.
Hatta bu bedelin çok az olduğunu birilerine peşkeş çekileceği yönünde de yorumlarda çıkıyor.
Ama yapılan ihaleye kimse katılmıyor (!).
Hani birilerine peşkeş çekiliyordu !!!.
Hani muhammen bedel az tutulmuştu !!!.
Her zamanki gibi;
“Deyiler ki” ile başlayan komplo teorileri,
Ben de başkalarının yalancısıyım temeline dayanan söylemler,
Kronik hastalığımız gene nüksediyor.
Peki, Buradan çıkarılacak sonuç nedir?
39650000,00 TL verip buraya bahse konu tesisi yapmak rantabl değildir.
15 gün sonra da alıcı çıkmaz ise,
Şartları değiştirip daha cazip hale getirmek gerekir.
Mesela ben şahsen kapalı otoparkın, Bahçelievler’le Atatürk Bulvarı altından yaya trafiği açısından bağlanmasını isterim.
Gerekirse kapalı otopark ve AVM ayrılabilir.
Otel yeri ayrı ihale konusu olabilir.
Bunun için tapuların ayrılması söz konusu olabilir.
Bamya Suyundaki yol kapalı yapılarak Necmettin Cevheri Parkı ile proje bütünleştirilebilir.
Belki de,
Otel yapmak ama otopark işine bulaşmak istemeyenler vardır.
Özetle gelinen noktada yeni düzenlemelerle satış cazip hale getirilebilir.
Umarım satış gerçekleşirde bütün bunlara gerek kalmaz.
Ancak bu konuya farklı açıdan bakanlar da var.
Örnek olarak,
Kent Konseyi Başkanı Sayın Sabri Dişli şahsi olarak;
11 Nisan Stadyumu ve çevresine uygulanacak olan 11 Nisan Meydanı için Belediye Meclisinde kabul edilen imar düzeninin yeşil alanların korunmadığı ve kamu yararı gözetilmediği gerekçesiyle iptal edilmesi için konuyu yargıya taşımıştır.”
“Kamu yararı” dar anlamda ;toplumun yararı için şahısların mallarının bedeli ödenerek “Rızası Dışında” kamulaştırılması (toplum adına satın alınması) için kullanılan bir kavram.
Burada devlet şehir içinde kalmış bazı spor tesislerinden Şanlıurfa’da muhtelif yerde yapılacak yeni spor tesisleri karşılığında vaz geçiyor.
Burada kamu yararı olduğu kesinde,
Yeşil alan konusunu derinleştirmek lazım.
Peki, nedir bu meşhur” Yeşil Alan”?
“Kent ve kasabalarda, insanların dinlenmesine, gezmesine,
Çocukların oynamasına ayrılan ve bu yerlerin bir taş yığını görünümü kazanmasına engel olmak amacıyla, kent yönetimlerince düzenlenen Gezintilik, ağaçlı yol gibi ortak kullanım alanı”.
Peki “11 Nisan Stadyumu ve çevresi” yeşil alan mıdır.?
Hayır.
İçinde bol bol sigara, nargile tüttürülen Emirgan Çay Bahçesinde ki (!) ağaçlar hariç ( pardon “Tea House” yazıyor artık kapısında ) yeşil yok.
Peki, “yeşil Alan” nerede idi?
Tam karşısındaki Bahçelievler’deydi.
O alana bir zamanlar “Zeytinlik“(!) derdi Şanlıurfalılar.
Peki, Şanlıurfa’da “Yeşil Alan” nerede idi?
İpekyol’un kuzeyinde “Alman Bağı” denen yerdeydi.
Kadınlar oraya piknik yapmaya giderlerdi.
Ben DSİ ‘ideyken oralarda su deposu yapacak yer bulamamıştık ta
Askeriye müsaade etti de askeri alanda yaparak sorunu çözdük sonunda.
Belediyeyi önceden yazılı olarak bilgilendirmemize karşılık ,
Plandaki su deposu yeri bile parsellenip satılmış idi.
Halepli Bahçe bir zamanlar yeşil alandı.
Hep beraber şehrimizdeki ,
O yeşil alanları katlettik vicdan azabındandır,
Belki şimdilerde bir “Yeşil Alan Modası” çıktı.
Bir Başkanımız vardı;
“Yeşiller içinde Şanlıurfa” yapmak istemişti, Bir zamanlar.
İhanet ettik destek vermedik (!).
Yeşili sevmeyiz (!) çünkü biz.
Şanlıurfa’da ziyaretler hariç
Kırsalda yeşil bulamasınız kamusal alanlarda.
Şanlıurfa Özel İdaresi web sayfasında Şanlıurfa Haritası var.
İnceleyin;
Şanlıurfa’ya biraz tepeden bakın,
Biraz daha tepeden bakın.
Dağların tepeleri bomboş,
Düzlüklerdeki yeşili yok etmişiz.
Kara Köprü’nün tamamı o dağların üstündeki platoda olsaydı güzel olmaz mıydı?
İnsanlar Kara köprü ’de,
Dede Mirası;
Bağları, Fıstıklıkları, Zeytinlikleri söküp Apartman dikmediler mi ?.
Yenişehir’de” Bahçeli Taş Evler” vardı bir zamanlar.
İbrahim Halil Çelik Başkan zamanında;
Oraların imarı değiştirildi,
Çok katlı geniş oturumlu apartmanlar diktik oralar,
Varsın yollar aynı kalsın alt yapı yetersiz olsun,
Evleri yıktık taşlarını da Kara köprü ’de bağ evlerinde kullandık.
Herkes memnundu halinden.
Sonraları o evleri de yıktık oturumu azaltıp kat adedi fazla evler yaptık ta ağaç dikilecek yerler çıktı ortaya.
Şimdilerde hep beraber,
Askeriyeye göz diktik.
Oranın yeşili de bize batıyor
Bir çıksalar da orayı da katletsek.
Şimdi adama demezler mi ?
“Dinime Küfreden Bari Müselman Olsa”
Son yıllarda;
Güzel şeyler yapılıyor şehrimizde,
İlimizin her yerinde DSİ projeleri devam ediyor,
Köy Yolları asfaltlanıyor, Genişletiliyor,
İçme suyu projeleri yapılıyor,
Devamlı okul ihaleleri yapılıyor,
Şanlıurfa Büyükşehir statüsüne geçiyor.
DSİ arıtma ikinci kısım ihalesini yaptı.
Şanlıurfa’ya verilen su iki katına çıkıyor.
Belediye; yeni mahalleler için içme suyu depo, iletim ve dağıtım projeleri yaptırıyor.
GAP Eylem Planı hızla realize ediliyor.
Ne yapmak lazım peki şimdi?
Öncelikle “Şükür” etmek lazım.
Kamuda az sayıda da olsa;
Bir şeyler yapmak isteyen idealist arkadaşlarımız var,
Onların moralini bozmayalım bari,
Kısaca “Gölge Etmeyelim.”
İkinci bir “Kız Meslek Lisesi” olayı yaşamayalım.
Kız Meslek Lisesinin onarılmış (!) durumu ortada.
Cumhuriyetin ilk Betonarme Binası (!);
Bahçeye konan klima üniteleriyle,
Berbat rengi ve berbat onarımı ile Ne güzel (!) oldu.
Bu konuda; katkıda bulunanların, emeği geçenlerin canı sağ olsun.
Benden penceremden görülenler bu şekilde,
Bir kusurumuz varsa,
İstemeden birilerini kırdıysak “Af Ola.”
Saygılarımla.
İbrahim Halil Okuyan
İnşaat Yüksek Mühendisi
10.Kasım.2012 ŞANLIURFA