Suruç’ta yanlışlar silsilesinin faturası!
Fen Edebiyat Fakültesi’nden Prof.Dr. Mehmet Sait Şahinalp, yoğun yağış nedeniyle Suruç’ta tarlaların su altında kalmasını yorumlarken, ‘Su akar, yolunu bulur’ gerçeğinin gözardı edildiğini, yaşananlarda köylüler ve devlet kurumlarının hatası bulunduğunu belirtti.
Aslen Suruçlu olan Şahinalp, yaşanan sel felaketini sosyal medya hesabında şöyle yorumladı:
”Suruç’ta yaşanan sel ve taşkınlarda köylülerin ve devlet kurumlarının da büyük hatası var.
1980’lere kadar köy yollarında yollarında, mevsimlik akan dere yataklarını kestikleri alanlarda küçük köprüler ve menfezler vardı.
Uzun yıllar boyunca akış durunca bu köprü ve menfezler kapatıldı, yollara menfez yapılmaz oldu ve hatta yerleri bile unutuldu.
Bir çok köyde dere yatakları tarla genişletmek veya moloz dökmek amacıyla dolduruldu, köylerden geçenlerin yataklarına evler inşa edildi, dere yataklarından inşaatlar için kum çekildi.
Dere yatakları unutuldu.
Unutulan önemli bir şey daha vardı, “Su yolunu unutmaz”dı.
Sel suları dere yataklarından akacaktı ama akamadı, çünkü çoğu yerde içi doldurulmuştu veya menfezsiz yollar set görevi görmüştü.
Dolayısıyla taştı ve tarım alanlarına zarar verdi.
Zararın çok büyük kısmı akışın olduğu alanlarda gerçekleşti, suların göllendiği yerlerde değil.
Sel sularının yolunu kapatırsanız o da kendi mecrasında akmak için başka yollar bulur.
Tarlanızdan, evinizden yolunuzdan, mezarlıklarınızdan hiç acımadan geçer!
Ayrıca tarımsal sulamalar ve özellikle gereğinden fazla sulama nedeniyle toprak zaten suya doygun haldeydi.
Şiddetli yağmurlar nedeniyle sızma gerçekleşmedi. Bu nedenle, yağmur suları arazinin güneye doğru olan genel eğimi doğrultusunda akışa geçti.
Kimi yerde sadece yüzeyden sakin bir akış gerçekleşirken, ovanın etrafındaki platolara kadar geniş bir su toplama havzasına sahip olan (ama çoğunlukla fark edilmeyen) dere yatakları ve kollarında da kısa sürede seller ve taşkınlar oluştu.
Umarım bu durumdan ilgililer ve yetkililer bir ders alır ve daha kötüsü yaşanmadan gereği yapılır.
Geçmiş olsun.”