‘Bize güvendiğiniz anda bu iş çözülür’
Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati, Habertürk’ten Sevilay Yılman’ı arayarak açıklamalarda bulundu. Nebati ”Yeni ekonomik model tutmazsa?” sorusunu şöyle yanıtladı: ”Üzülürüm. Çünkü ya kahramanı olacağım çocuklarımın. Ya da boynu bükük bir şekilde eve döneceğim ve onların da boynunu bükmüş olacağım. Ben eve boynu bükük dönemem.”
Urfalı Bakan, önce güven tesis edeceklerini anlattı.
Nebati’nin sorulara verdiği yanıtlardan bazı satır başları şöyle:
”Ben algının önemli olduğunu düşünüyorum. Piyasaya doğru mesaj vermek lazımdı. Göreve geldiğim andan itibaren bunu başardığıma inanıyorum. Mesela TBMM’deki kendiliğinden olan spontane kapanış… Herkese teşekkür… Biriz ve beraberiz demek olumlu bir hava yarattı bence.
Öngörülebilirlik ve şeffaflık… Bu ikisi bir arada olduğu zaman işler yürür. Yoksa dünyada her şey söylenmiş. Biz yeni bir şey söylemiyoruz. Şeffaflık ve birlikte hareket etme… Yönetişim anlayışında hep beraber olacağız vurgusu. Bu ülke hepimizin çünkü.
Göreceksiniz. Çok hızlı bir şekilde düzelecek ekonomi. Yeter ki bize güvenilsin. Dün toplantıda bankacılar da vardı. “Güvenin, inanının bize” dedim. Faiz artırmayacağız. Bu işi faiz artırmadan da yapabildiğimizi göreceksiniz. Sadece güven.
Dışarıdan herhangi bir saldırı yok! Çok net olarak söylüyorum. İçeride birkaç manipülatif, spekülatif işlemeler var. Merkez Bankası da onların bu hamlelerine karşı hamle yapıyor.
Kamuyla iş yapmayan, kamu kurum ve kuruluşlarının önünden bile geçmemiş bir işadamıyım ben! Hayatında ilk defa kamudan maaş alan ve bu maaşı da kendi için harcamayan bir kişiyimdir. Yemeyiz, yedirmeyiz! Bunu net söylüyorum. Kimseye eyvallahımız yoktur. Liderimize bağlıyız. Tayyip Erdoğan’a rağmen asla bir şey yapmam! Bunu da net söylüyorum. Herkes bilsin.
O laikmiş, bu dindarmış! Yok kardeşim. Benim için hiçbir farkı yoktur. Benim duruşum belli. Ben dindar Müslüman bir adamım. Senin yaşamın sana. Benim yaşamım bana. Hiç ilgilendirmiyor. Kimse beni yaşam tarzımdan dolayı zorlayamaz. Niye Müslümansın, niye dindarsın diyemez. Ben de kimsenin yaşam tarzına karışmam. Beni ilgilendirmez. Müslüman bir adamın ağzından çıkan ile kalbinden geçen aynı olmalıdır. Aksi halde ben münafık olurum. Ya da sizin deyişinizle ikili oynuyor olurum. Niye ikili oynayayım. Ben buyum!
Bize güvendiğiniz anda. İnandığınız anda bu iş çözülür. Sıkıntı yok. Türkiye’nin makro ekonomik göstergesinde hiçbir şekilde hiçbir sorun yok. Güven tesis edelim. Sorunlar var ama bunun üstesinden gelebilecek de çok güçlü bir altyapımız var. Sadece ve sadece insanları inandırmamız, geri adım atıp atmayacağımızı bilmeleri, kararlılığımızı anlamaları, samimiyetimize inanmaları gerekiyor. Bu kadar!
Ya kahramanı olacağım çocuklarımın. Ya da boynu bükük bir şekilde eve döneceğim ve onların da boynunu bükmüş olacağım. Ben eve boynu bükük dönemem. Çünkü eğer öyle dönersem bilirim ki sokaktaki vatandaş, Dicle’deki çoban artık benden umudunu kesmiştir. Boynum bükülürse işçilerin artık mutlu olmadığını, patronların benden nefret ettiğini, siyasete ve Türkiye’ye zarar verdiğimi düşünür, üzülürüm.
Elimden gelen her türlü gayreti ortaya koyacağım. Bu işi samimiyetle çözeceğiz Allah’ın izniyle.
Karamsar tablo çizenler var. Hiçbir şekilde bize inanmayanlar. Onlara diyorum ki; “Sen maaş alıyorsun. En fazla neyini kaybedersin? Enflasyonun altında ezilirsin. Ama ben bütün varlığımı kaybederim bu iş düzelmezse eğer. 1000 çalışanımız var. 1000 kişiyle beraber bütün varlığımı kaybederim. Ben babadan görme bir insanım. Babamın bana bıraktıklarını kaybederim. Ben bunu göze alır mıyım? Bu işi ya düzelecek ya düzelecek! Yeter ki bize güvenilsin, inanılsın!”