İbrahim Halil Okuyan
14 Mayıs 2007
Kadının toplumda değerini arttıran ve ulvileştiren en önemli unsurlardan birisi ve başlıcası anne oluşudur. Bütün canlılar için bu faktör ihmal edilemeyecek bir gerçektir.
Anaların yavrularına olan muhabbeti hiçbir şeyle kıyaslanamaz, efsaneler bile dar gelir.
Meşhur meseldir: Bir ananın yavrusu aşık olur. Ana sevgisini unutmuş, kendini aşık olduğu sevgilisinin akıntısına kaptırmıştır. Günü, gecesi, varı-yoğu onunla dolmuştur. Ne derse onu yapmağa amadedir.
Zalim kadın da bunu fırsat bilmekte, ondan en olmaz şeyleri istemektedir. Bir gün “Beni gerçekten seviyorsan ananın yüreğini bana getirmelisin!” der.
Gözü dönmüş aşık, mesafeleri yıldırım gibi aşarak anasına ulaşır, hiç acımadan onu katleder ve yüreğini eline alarak sevgilisine koşar. Öyle bir koşuş ki, kendisi yere yuvarlanır, yürek elinden fırlar.
Tekrar birbirlerini bulduklarında genç adam toparlanırken, ana yüreği bütün içtenliğiyle “Bir yerin incidi mi yavrum?” diye seslenmektedir.
şüphesiz bu bir efsanedir. Ama anaları çok güzel anlatır ve ana yüreğini hakkıyla ifade eder.
Analar bir günle, bir ayla, bir yılla anlatılamaz. Onlar bütün hayatları boyunca kendilerini evlâtlarına vakk’etmişlerdir. Onların fedakârlığı olmazsa her şeyimiz noksan kalır.
Yurdumuzda son yıllarda anaların gözyaşı pek dinmiyor. Dünyanın zalim yöneticileri bu gözyaşlarını dindirmek istemiyorlar.
Dünyanın garip bölgelerinde görülen savaş ve terör belâsının kurbanları hiç eksilmiyor ve anaların gözyaşları sel olup akıyor.
Bazı yerlerde kardeş kardeşi kırıyor. Geçmişte ataları, dedeleri düşmana birlikte karşı çıkanlar, düşmanların çeşitli oyunlarıyla şimdi karşı karşıya geliyor, birbirlerini vuruyorlar. Buna analar ağlamaz da ne yapar?..
Yürekler yanmaz da ne olur?
şehitlerin hiç eksilmeyen, anaların yüreğini yakan bu acıyı dindirmenin yollarını bulmalıyız artık.
Anaların yürekleri daha fazla kanamasın.
Bir analar gününde gözyaşı son bulsun artık.
Analar ağlamasın artık.
ınsanlık ne güne duruyor?