İbrahim Halil Okuyan
24 Ağustos 2006
Milletin dinine, diyanetine bağlı olmasına, bunlara ait okul ve müesseselere saygı ve sevgi duymasına rağmen, YÖK kafasına taktı bir kere; ımam Hatip Liselerini ve ılâhiyat Fakültelerini iflâh etmiyecek.. “Bunlarla ilgili sınav olumsuzluklarını, istihdam alansızlıklarını nasıl bir düzene koyabiliriz?” düşüncesi yerine YÖK’te bu okulların elde edilmiş hakları bile çok görülüyor. Neredeyse onlar da ellerinden alınmak isteniyor.
“Din Kültürü ve Ahlâk Bilgisi Öğretmenliği” ılâhiyat Fakültesi mezunlarında olan bir hak idi. şimdi aynı hak Öğretmen okulu mezunlarına da tanınıyor. Ayrıca din eğitimi verilen okullarda Arapça, Kur’an, Hadis, Tefsir dersleri saat olarak çok az’a indirgeniyor. Yani neredeyse “Bunların pek gereği yok..” seviyesine düşürülüyor. Yerine din’le ilgisi olmayan başka kültür dersleri konuluyor. Hani; “Yarım doktor candan eder, yarım hoca dinden eder..” tekerlemesine uygun hocalar yetiştirilmesine zemin hazırlanıyor.
Bu vebal doğrudan doğruya YÖK’ün ve O’nu böyle “Dediğim dedik, çaldığım düdük,” serbestisinde bırakan Hükûmetlerindir. Yine YÖK kararına göre Kur’an derslerinde bile kızlar başlarını örtmeden bu derslere gireceklermiş.. Ey Allahım (c.c.) görüyorsun, biliyorsun günah bu masum çocuklarda mı? YÖK Üyeleri de eninde sonunda huzuruna gelecekler. Senin Mahkeme-i Kübra’da vereceğin karar mutlaka en doğrusu olacaktır.
Çocuklarımız ılköğretimi tamamlamadan Camilerde hocalardan Kur’an öğrenemiyorlar. Yasak. ıllâ yaş 15 olacak. Halbuki bu çağ öğrenmeden ziyade devşinme çağı, gözün sağda solda olduğu, düşüncenin bulandığı “Bülûğ çağı” bu yaşta yüzde kaç oranında bir öğrenme sağlanabilir? Hangi psikolog, hangi pedagog Kur’an için bu yaşı tesbit etti. Allahtan korkmuyor musunuz?
ılkokula başlama yaşı 7 olduğu gibi, Kur’an öğrenimi içinde en münasip yaş budur. Bugüne kadar hep böyle olageldi ve hiçbir zararı da görülmedi. Eski köye getirilen yeni adetlerle Memleketin yıkılması, Milletin dinden uzaklaştırılması mı amaçlanıyor?
Yanlış düşünceler ve uygulamalar gençlerimizi helâk ediyor. Misyonerlerin, satanistlerin, uyuşturucu satıcılarının pençesine düşüyorlar. Ana, baba tanımıyorlar. Saygıdan, sevgiden nasipsiz kalıyorlar. Bir sanat edinemiyorlar. Okulu da yarım bırakma mecburiyetinde kalıyorlar. Acımasız toplumun kurbanı oluyorlar.
Bunları bu durumdan kurtaracak en kesim ve kestirme yol küçüklükten itibaren alacakları sağlam bir din eğitimidir. Bunu verecek olan da iyi yetişmiş hocalardır. YÖK’ün bugünkü kafası ile yetişen hocalardan umut var olmamız imkânsızdır. Hükûmet YÖK’e iyi bir yön vermek için ne lâzımsa yapmalıdır. ıslâhı mümkün değilse kapatma yollarını aramalı ve bulmalıdır.
Maneviyatsız bir gençliğin Vatana, Millete, hatta kendisine faydası olmaz. Görevini suiistimal eder, lâzım olduğu günlerde cepheden bile kaçar. Hiç birşey emanet edilemez. Güvenilirliği yoktur. Kimseye huzur vermez. Kıskanç, haset ve karıştırıcıdır. Samimi olarak Allah’ı Peygamberi bilenlerde böyle pürüzler görülmez. Ancak, riyakârlardan toplumun sakınması lâzımdır. Bunların anlaşılması da pek zor olan birşey değildir.
Hasılı din eğitimini Milletimiz haklı olarak benimsiyor, istiyor. Devlete düşen; “Bir pire için yorgan yandırmak” değil her olumsuzlukta irtica yaygarası koparmak değil, çoluğumuzun, çocuğumuzun her bakımdan “adam gibi” yetişmesine yardımcı olmaktır. Bunun içinde tabii olarak “Din eğitimi” de vardır.