İbrahim Halil Okuyan
21 Ağustos 2006
Harran ilçesine bağlı bir köydeki akraba ziyaretinden dönen bir takside 5 i çocuk 10 kişi Çağbaşı köyü yakınlarında virajı alamayıp 6 Ağustos günü sulama kanalına düştüler. Bu feci olayda ölen kişilerin serencamı Urfa’da yaşanan bir dramatik hatalar zinciri teşkil etmiştir.
Sıcak yaz gününde 10 kişinin bir taksiye doluşması bunun başlangıcıdır. Büyük ihtimalle acemi bir şoförün idaresindeki aracın köy yollarında ve ana su kanalı kenarında dolaşması diğer bir hatadır.
Cesedler sudan çıkarıldıktan sonra Harran Devlet Hastanesine getirilmiş, ancak buradan defin ruhsatı alınamadan Cumhuriyet Savcılığınca Adana Adli Tıp Kurumuna otopsi Raporu alınması için gönderilmiştir.
Ancak, üzülerek belirtelim ki; cesedlerin Adana’ya gönderilişinde Hukuk ve Tıp kurumlarımızın ilgisizliği, ihmalleri vardır. Urfa’dan Adana’ya 40-45 derecelik sıcakta gönderilen araç ne bir ambulans, ne de bir termos veya termokingli kamyondur. Cesedler normal standardaki bir naylon torbaya bile konulmadan, çul, battaniye gibi şeylere sarılarak bir kamyonetle sevk’edilmiştir. Bu araç dar acılı ölü sahiplerinin aralarında topladıkları paralarla yola çıkmıştır denilmektedir.
Cesetlerin yüklendiği aracın Adanada’da ne şekilde karşılandığını ve yorumlandığını tahmin etmek zor değil. Urfa’dan çıkışta Savcılık ve Hastane elemanları ciddi bir görev anlayışıyla haraket etselerdi Urfa acı bir ayıbın konusu olmazdı. Mezbaha arabalarının bile asrımızda daha geniş imkân ve donanımları varken 10 ceset taşıyan bir arabanın bu şekilde olması büyük ayıp ve insana olan saygısızlıktır. Suda boğulup ölen kişilerin cesetleri Güneydoğu Ağustos güneşinde kokuşmadıysa gene de şükr’edelim.
Burada üzerinde durulacak diğer önemli bir husus Urfa’da Adli Tıp Kurumunun olmayışı. Yıllarca doğum sancısını çektiğimiz 500 Yataklı Devlet Hastanesi kuruluşundan sonra da epeyce gelişmeler kayd’etti. ISO 9001, ISO 2000 v.s. gibi belgeler verildi. “Bölge Hastanesi, Eğitim Hastanesi” oluyoruz.. denildi. Ama nedense bizim halimiz eski tas, eski hamam. Bir Adli Tıp Kurumu’nun sağlık sistemimize ilâve edememişiz. Hâlâ cesedlerimiz Adana’ya, Ankara’ya gidip geliyor. O da nasıl, üzülerek anlattığımız ayıplı şekilde…
Eskiden hastalarımız Adana, Ankara yollarında çile doldururlardı. şimdi ölülerimiz. Yani Urfa’lının öldükten sonra da kurtuluşu olmayacak mı? Bir Adli Tıp Kurumu kurulmayacak mı?” diye düşünürken Sayın Milletvekilimiz Zülfikar ızol akşam yerel televizyonlarımızda görüldü ve müjdeyi verdi. “Bir yıldan beri Adli Tıp Kurumunun Urfa’da kurulması için çaba gösteriyoruz. Kurulma aşamasına geldi. ınşallah çok yakın bir zamanda açılacak..” Sağolasın, Zülfikar Bey! Hiç olmazsa bu çabanızı duymuş olduk. Ama ne olur, şu “cek-cak”lardan bizi tez zamanda kurtarıp eserlerinizi bir bir ortaya koysanız, ne güzel olur. şu son faciada hiç olmazsa 10 ceset Adana’ya gidip gelmez, diğer insanlık ayıplarımızda ortaya çıkmazdı.
Çünkü, Urfa haraketli ve metameli bir yer. Bu faciadan bir hafta sonra başka bir taksi kanala düştü. Neyse bu sefer felâkette yarı yarıya kârlıyız. Ölen 5 kişi…
Adli Tıp Kurumunun açılışını beklerken suda boğulan arabalı-arabasız bütün hemşehrilerimize Cenâb-ı Haktan gani gani rahmetler, yakınlarına sabır ve metanetler temenni ederiz.