Nejat Karagöz
22 Mayıs 2018
Bir aydan az fazla bir zaman kaldı seçimlere…
Halk bir anda tek kişilik bir devlet anlayışının dayattığı bir emrivaki ile karşı karşıya kaldı ama çıkış zor olmayacak!
Zorluk, toplumu bugünlere taşıyan yolların nasıl engebeli, taşlı, dikenli olduğunun anlaşılmasındaydı; bu da kısmen başarılmış gibi gözüküyor.
Peki, bu yolun bunan sonrası düzlük mü?
Hayır!
Hatta kesinlikle daha zor ve daha meşakkatli bir yolculuk bekliyor Türkiye’yi…
AKP hükümetinin 2013’te yaptığı 10. Beş yıllık planda 2018 sonu itibariyle 1,97 TL olarak öngördüğü Dolar kuru daha 2018’in Mayıs’ında 4,60’a dayandı.
Hane halkı borç stoku 20 Milyar Dolar’dan 230 Milyar Dolar’a çıkmış,
Benzin 6,5 TL sınırına dayanmış, Ekmek bile gizliden gizliye zamlanarak AKP döneminde 4,5 kat artmış…
Dış siyasette kabadayı tavırlarının metelik etmediği ise bu son İngiltere gezisinde kesin olarak anlaşılmıştır.
İsrail ile ABD ile AB ile Suriye ile… Kısacası uzak-yakın kiminle ilişkimiz varsa, yüz göz tırmalamışız. Sonuç: Fiyasko!
Toparlayalım:
Türkiye 24 Haziran’da bugünlerde bizzat mevcut iktidar sahiplerinin “Muhalefet ağzıyla” getirmeyi vaat ettikleri ekonomik. Siyasi, adli, idari sistemin gene bizzat bu iktidar sahiplerince berhava edilmiş olduğunun bilincinde olarak oyunu kullanacak ve zorlu fakat umut vadeden bir geleceğe yelken açabilecektir. Ve bu da tabii ki pek çoğumuzun kaygısını taşıdığı oy hırsızlıklarının ciddi bir mukavemetle engellenebilmesi ile mümkün olabilecektir
Hele sarayın başdanışmanlarından birinin ettiği “Ekonomiye (enflasyona) seçimden sonra müdahale edilecek” tarzındaki lafın aslında “Biz özellikle bozuyoruz, bize oy verirseniz düzeltiriz, yoksa yanarsınız…” anlamına geldiğini artık herkes anlamış olmalıdır…
Sırf iktidarı uğruna, milyonlarca vatandaşı açlık sınırında yaşayan bir ülkeyi kaosa sürükleyecek kadar gözü kara bir siyaset anlayışının bu memlekete verebileceği bir şey kalmamıştır.
24 Haziran bu gerçeği anlama günüdür…