Mehmet Göncü
25 Mart 2016
Kıymetli okuyucularım, bildiğiniz gibi günümüzde de
artık bilimsel olarak ispatlanan ‘TELAPATİ’ yani eski tabirle ‘Hissel Kablel Vuku’ zaman zaman benim
de başıma geliyor.
Nitekim geçen hafta Cuma günü namazdan önce birden
bire aklıma çocukluk, gençlik hayatımın tüm
evrelerinde tanıdığım bazı arkadaşlarım geldi.
En az yetmiş yıl öncesine beni götüren bu
düşüncemde hüzünlü olan taraf ise bazı arkadaşlarımın şu an itibarı ile hayatta
olmayışları ve ebediyete intikal etmiş olmalarıydı.
Çoğunluğu öğrencilik yıllarımdaki sınıf
arkadaşlarım olan bu müteveffa arkadaşlara dualar ederken, birden bire o gün
aklıma Servet Aydoğdu isimli arkadaşım geldi.
Servet beyi elli yıl önce Van ilimizde memuriyet
görevim esnasında tanımıştım. Kendisi Fransızca öğretmeni ve aynı zamanda da
Van Lisesi’nin Müdürüydü.
Her tavrıyla mükemmel bir insan olan Servet bey,
emekli olduktan sonra İstanbul’a yerleşmiş
orada yaşıyordu.
Zaman zaman telefonla beni arar, sohbet ederdik.
Kendisini Urfa’ya davet ettiğimde ise ‘Kısmet olursa ilk fırsatta geleceğim’
derdi.
Sevgili okuyucularım, yazımın başlığında da
belirtmiştim: ‘Hissel kablel vuku’
olayı Servet beyi düşünürken de meydana geldi. Bir an düşünceme Servet beyin
vefat etmiş olabileceği fikri gelip yerleşti.
Bu üzücü düşünceyi aklımdan çıkarmaya çalışırken,
aniden telefonumun çağırı sinyal sesi gelince açtım. Beni arayan yine Van’dan
tanıdığım şu an İstanbul’da oturan Erdal bey isimli bir arkadaşımdı. Kendisine;
‘İçimde Servet beyle ilgili bir sıkıntı
var’ dedim. Erdal bey, ‘Evet’ dedi ve
ekledi: ‘Maalesef Servet bey, senden gizliyordu ama çok hastaydı. Dün hakka
yürüdü, vefat etti. Yüce Allah’ın rahmeti üzerine olsun çok iyi bir insandı. İnşallah yeri cennettir’
Aziz okuyucularım, bu haber yüreğimi bir kor ateşi gibi yaktı ama
elden ne gelir ki duadan başka..
Bildiğimiz ve gördüğümüz gibi ilahi yasalar tıkır
tıkır hiç aksamadan işliyor.
Bu manada Servet beye tekrar tekrar rahmet
diliyorum. Ailesine de sabır ve selamet temenni ediyorum.
Bana gelince; bir değerli dosttan ayrılmanın
ızdırabını yaşıyorum. Ama bu hususta bir de tesellim var.
Yaşım yetmiş beş, yani ömrümün son baharını
yaşıyorum . Artık sağlığımla ilgili olarak ebedi hayat sinyalleri de almaya
başladım. Gerçek o ki; doğmak ne kadar güzel ve normalse ölüm de o kadar
normaldir. Ozan Yunus’un dediği gibi;
‘Bu
dünyaya gelen kişi, ahir yine gitse gerek,
Misafirdir
vatanına bir gün sefer etse gerek’
Ayrıca; dini inanışımıza göre de insan ahiret
aleminde de sevdikleri ile haşır olacak ve onlara kavuşacaktır.
Dürüst ve şeffaf bir toplumda; engin gönüllü
dostlarınızın çok olması dileğiyle kalın sağlıcakla.