İbrahim Halil Okuyan
17 Haziran 2015
İngiliz gazeteci, Sina dağında karşılaştığı
bir Bedevi’ye sorar: “Sence lider kimdir?”
Bedevi: “Bir tanım yapmak yerine, Bir
öykü ile sorunuza cevap verebilir miyim?” Der.
Gazeteci: “Elbette, anlat öykünü”
diye yanıtlar.
Bedevi anlatır.
Benim gibi bir Bedevi, Devesinin üstünde ve
kızgın güneşin altında, Sina Çölü’nde yol almaktadır.
Birden ufuk çizgisi kararır, Gökyüzünde
nadiren tek tük görülen kuşlar, Bu kez toplu halde, Karanlığın aksi
istikametine doğru, Telaşla kanat çırpmaktadır.
Çölün
mutlak sessizliği, daha da yoğunlaşır sanki.
Deneyimli Bedevi; bu alametlerin, şiddetli
bir kum fırtınasının habercisi olduğunu hemen anlar.
Devesini çökertir, üstünden iner. Heybeden
aldığı sağlam bir kazığı, kızgın kumlara çakar ve devesini sıkıca bu kazığa
bağlar.
Sonra yine heybelerden, katlanmış parçalar
halinde çıkardığı küçük çadırını alelacele kurup, İçine girer ve kapı örtüsünü
her iliğinden düğümler.
Son düğümü henüz atmıştır ki; Fırtına
bulundukları bölgeye ulaşır.
Küçük çadır havalanacakmış gibi
sallanmakta, rüzgârın oluşturduğu kum sağanağı, Neredeyse delip geçecek bir
hızda, çadır yüzeyine çarpmaktadır.
Her kum tanesinin, boyları küçük fakat
verdikleri acı büyük oklar gibi bedenine saplandığı deve, dile gelir: ‘Efendi,
canım çok acıyor.
Hiç olmazsa başımı çadıra sokmama izin
verir misin?’ Der.
Dışarıda olmanın ne kadar zor olduğunu iyi
bilen Bedevi, zavallı devenin bu dileğini kabul eder ve ‘Peki, başını çadıra
sokabilirsin.’ diyerek, kapıyı bağlayan düğümleri boşaltır.
Durmak bir yana, fırtına giderek daha da
gemi azıya almaktadır.
Deve, sahibine tekrar yalvarır; ‘Efendi,
Derimin en ince olduğu yer boynumdur ve şu an çok acıyor. İzin ver, boynumu da
çadıra sokayım.’ Biraz ikirciklenmeyle, bu isteğe de ‘Peki’ der Bedevi.
Fırtına, sanki sonsuza dek sürecek gibidir. D
eve bu kez, ilk ikisinden daha acıklı bir
sesle yalvarır; ‘Efendi, ne olur, hörgücümü de çadıra sokmama izin ver…’
Bedevi bu son isteği de kerhen kabul eder.
Ancak, hörgücün de içeri girmesiyle, küçücük çadırda, artık kımıldayacak yer
kalmamıştır.
Bu
duruma, Bedevi’den önce, deve tepki gösterir; ‘Efendi, bu çadır ikimize dar
geliyor. Sen dışarı çıkıp, başının çaresine baksan…’
Kıssadan Hisse ‘Lider kimdir?’ “Lider;
Devenin Başını Dahi, Çadıra Sokmasına İzin Vermeyen İnsandır… ”
Son söz: “Başını rica ile çadıra sokan
deve, artık sahibini dışarı davet etmektedir…”
‘Deve’ deyip geçmeyin; kini çok derindir.
Sizi çadırın dışına atacak kadar…
Güncel sorunlarımızla nasılda birebir
örtüşen ve ders alınacak bir öykü.