Karaköprü’de tarım alanları betona teslim
Urfa Çalışma Gurubu, Karaköprü kırsalında tarım alanlarının hızla betonlaşması ve bu konuda caydırıcı bir önlem alınmamasıyla ilgili yazılı bir açıklama yaptı.
Açıklamada, dünyanın en verimli kadim topraklarında pamuk, buğday, mısır, badem, fıstık yerine beton yapıların yükseldiğine dikkat çekilerek, ”Bu kıyıma kim dur diyecek?’ sorusu yöneltildi ve şu ifadelere yer verildi:
“Tarımın gözbebeği olan Harran ovasında 2007 yılında 18.346 dekar (m.aydoğdu, 2011) 2017 yılında 57 000 dekar (a.aydemir, 2018) ve 2023 yılında da ne acı ki yaklaşık 100 000 dekar alan betonlaşmıştır.
Şanlıurfa kent merkezinin kapladığı alanın yaklaşık 55 000 dekar olduğu düşünüldüğünde, ova da sulanan alanın dışında, neredeyse ikinci bir Şanlıurfa kent merkezi büyüklüğünde ‘tarım alanı betonlaşmıştır’.
6 şubat deprem felaketi sonrasında bağ, bahçe, köy gibi yerleşim alanlarının daha güvenli olacağı düşüncesi ve tarımsal alanlarının arsa fiyatlarından daha ucuz olması nedeniyle, merkeze yakın tarımsal bölgelerde imarlaşma mantar gibi çoğalmıştır.
Türkiye’nin devasa tarım alanlarına sahip ve fıstığın % 42’sini yetiştiren ilimizin tarım alanları ne yazık ki hızla imara feda edilmektedir. Fıstık, pamuk, mısır ve buğday manzaralı milyonluk villalar her geçen gün hızla çoğalmaktadır.
İlimizde her ay toplanan ‘toprak kurulu’ sadece izin gerektiren kullanımlar için toplanmakta olup, kanunsuz yapılaşmalarda ceza uygulanmamaktadır. Bunun doğal sonucu olarak, bereketli topraklarda yapılaşma artarak devam etmektedir…
Bu konuda görünürde herkes dertli ancak, herkesin bir şeklide seyirci kaldığı bu betonlaşma problemi maalesef çözümsüz devam etmektedir. Uzun yıllardır her platformda dile getirilen bu sorun yetkililer tarafından çözülmemektedir veya çözülmek istenmemektedir…
Verimli tarım arazilerinin kaybını önlemek için arazi kullanım planları, sulama projelerinin, kentsel ve kırsal planlamanın, beraber ve eş güdümlü olarak paydaşlarla yapılması gerekmektedir.
Toprağın ve tarımın öneminin daha çok anlaşıldığı bu pandemi döneminde 5403 sayılı yasamız aslına yönelik olarak tüm kurumlar tarafından sahip çıkılarak uygulanabilirse!! Gelecek nesillerin emaneti olan bereketli ovalarımız kurtulabilecektir.
Ancak tedbir almakta geciktikçe topraklarımız artan yapılaşma hızı ile günden güne, azalmaktadır. Üzülerek dile getirdiğimiz bu konuyu çok zaman geçmeden çözülmesi ve bir daha dile getirilmemesi dileğiyle…
Unutulmamalı ki “bu topraklar bize atalarımızdan miras değil, çocuklarımıza emanettir”.