Mehmet Göncü
20 Ağustos 2014
Normal
0
21
false
false
false
MicrosoftInternetExplorer4
Kıymetli okuyucularım, bildiğiniz gibi son zamanlarda görsel
ve yazılı medyaya yansıyan bazı haberlerde, uyuşturucu gibi bazı kötü
alışkanlıklar edinmiş kimselerin yaşlarının çok küçük seviyelere kadar indiği
belirtilmektedir.
Bu hususu bütün ayrıntıları ile Yeşilay ilgilileri ve
araştırmacılar açıklıyorlar.
Verilen rakamlar gerçekten ürkütücü boyutlara varmış
vaziyettedir. Bu uyuşturuculardan Bonzai denilen ve sentetik olarak imal edilen
bir madde insanlığın, özellikle gençlerin ve toplumun başına bela olmuş bir
vaziyettedir. Gerçi bu konudaki mücadelede güvenlik güçlerimizin takdire şayan
çok başarılı çalışmaları var.
Ayrıca Yeşilay gibi hidameti ammeye matuf Derneklerimiz de,
çok boyutlu olarak yayın ve rehabilite hizmetleri veriyor.
Keza, Sağlık Bakanlığımız da hemen hemen bütün illerimizde
uyuşturucu belasından kurtulmak için tedavi edici merkezler kurmuş
vaziyettedir.
Ancak bu konuda biz aile büyüklerine ve erişkinlerine de
uyuşturucu ile mücadelede çok görevler düşüyor.
Ayrıca eğitim ve din kurumlarımızın da bu uğraşta sistemli
ve ders müfredatı şeklinde uygulayacakları programlar da çok çok önemlidir.
Sevgili okuyucularım, bildiğiniz gibi insan tür olarak etki
altında kalan bir canlıdır. Çocuklar ve gençler ise her türlü olumlu veya
olumsuz tüm olaylardan daha çok ve daha çabuk etkilenirler.
Demem o ki, toplumumuzun sağlık, selamet ve huzurunu düşünen
her birey, gençlerimizi bu tür belalardan korumak için elinden geleni yapmak
zorunda ve mükellefiyetindedir.
Bizler elli altmış yıl önce bu şekilde davranan aile ve
toplum terbiyesi ve eğitimi ile yetiştik.
O dönemlerde kışın okula giderdik. Her türlü güzel ahlak
değerlerini öğretmenlerimizden alırdık.
Ayrıca öğretmen-veli diyalogu çocuklar ve gençler üzerinde
sürekli oto kontrol sağlardı.
Yazın ise, sabah kuran dersi için mahalle hocalarına, sonra
da kentte yaşayanlar esnaf olan akrabaları ve babalarının dükkanlarına gider,
onların çalışmalarını izlerdi. Bundan amaç; başı boş gezip kötü arkadaş
edinmeyi önlemekti.
O tarihlerde ben ve akranlarım hep böyle yetiştik. Bu gün
gibi hatırlıyorum. Rahmetli hacı babam, bundan tam 65 yıl önce elimden tutup,
ilkokul hocam Rabia hanıma beni teslim ederken, ‘Hoca hanım artık oğlumun eğitimi ve ahlaki değerleri senin
sorumluluğundadır. Bana düşen bir görev olursa her zaman emrindeyim’ dedi.
Rahmetli hocam da babama hitaben, “Beyefendi merak etmeyin.
Ben çocuğunuzu Cumhuriyet mefkûresi ile fikri hür, vicdanı hür ve iyi ahlaklı
bir insan olarak yetiştireceğim2 dedi.
Ben şahsen sebebi hayatım olan babamla beni yetiştiren tüm
öğretmenlerime hayatım boyunca minnet ve şükran duydum. Ebedi mekânları cennet
olsun.
O dönemde haftada bir oyun günümüz olurdu.
Çember çevirir, deleme fırlatır, misket oynardık.
Tabi yine aile büyüklerinin kontrolü altında idik.
Aziz okuyucularım, bildiğiniz gibi başı boşluk hem gençlere
ve hem de tüm topluma ve tüm insanlığa zarar verir.
Dürüst ve şeffaf bir toplumda; lütufta geride, kahırda önde
olan engin gönüllü dostlarınızın çok olması dileğiyle kalın sağlıcakla.