Nejat Karagöz
14 Nisan 2014
Normal
0
21
false
false
false
MicrosoftInternetExplorer4
Sayın
başkan, hizmete talip olduğunuz Urfa, birlikte büyük şehir statüsü kazandırılan
illerin tamamından büyük.
Bu
büyüklük somut ölçeklerle olduğu kadar soyut ölçeklerle de geçerli.
Şöyle
ki:
Urfa’da
hala akşam olunca ciğerci esnafı kaldırımlara tezgâh açar.
Urfa’da
hala bir kısım insanlar araçlarını kaldırımlara park eder.
Urfa’da
hala insanlar üst geçitlerin altından karşıdan karşıya geçerler.
Urfa’da
hala insanlar sokaklara, caddelere gelişigüzel çöp atar, peçete, sigara paketi,
yemiş kabuğu, gibi şeyleri seyir
halindeki arabalarının camından dışarı atarlar.
Urfa’da
hala apartman önlerinde içme suyuyla araba yıkanır.
Urfa’da
hala sokaklar seyyar satıcılardan geçilmez.
Urfa’da
hala özellikle gıda maddeleri üzerinde sağlık denetimleri yapılamaz…
Ve
Urfa bu haliyle sıradan bir Anadolu kasabasından bile geridedir, hiç kimse
kızmasın…
Ve
siz böyle bir kente başkan oldunuz.
İşiniz
zor!
Çünkü
Urfa’da hala “Medeniyet” kavramı doğru
biçimde tanımlanmış değildir.
Ve
siz medeniyetin gerçek tanımı ile hayata geçirilmesi işlevini üstlenmiş
bulunuyorsunuz.
Biliyorum;
projeleriniz arasında böyle bir madde başlığı yok!
Ama
siz de bilmelisiniz ki başında bu maddenin olmadığı hiçbir proje insanı mutlu
edemez!
Sanıyorum
ayağınız yere değmiş de “Neresinden başlasam” sorusunun ağır çaresizliği ve
karamsarlığı içerisindesinizdir şimdi…
Yollar,
köprüler, parklar, bahçeler yapmak, memleketin her yerini çiçek bahçesine
çevirmek kolaydır; zor olan, bütün bu
hizmetleri, temelde var olan bir medeniyetin, yani şehirlilik kültürünün
hizmetine sunmaktır. Bu hizmetleri talep edenlerde bulunması gereken asgari
şart budur çünkü…
Size
düşen, tez elden tertemiz, medeni görünümlü, sorunları hallolmuş bir Urfa’ya,
esasında var olan ve fakat gerek zamana, gerek sosyal ve siyasal şartlara ve
gerekse ağır dejenerasyona direnememiş olan kadim bir medeni kültürün iksirini
yeniden aşılamak olacaktır.
Haydi,
kolay gele…