Mehmet Göncü
23 Ekim 2013
Kıymetli okuyucularım, bildiğiniz gibi bu yıl,
yani miladi 2013 yılının kurban bayramını bütün İslam alemi sevinçle idrak
etti. Bu vacip ibadetin çok büyük bir oranda da dünyamızda bayramın
gerektirdiği gibi kutlandığını televizyon haberlerinden izleyip sevindim.
Ancak bazı İslam ülkelerinde ise cereyan eden
şiddetin ve vahşetin bayramda dahi sürdüğünü duyunca da çok üzüldüm.
Kardeşi kardeşe kırdıran çok boyutlu sömürgeci bir
zihniyetin oyunlarına bilmeyerek alet olanlara yazıklar olsun.
Bilerek bu vahşete iştirak edenleri ise
lanetliyorum.
Yüce Allah (cc) belalarını versin.
Neyse bu husus alemi İslamın uzun bir
derdidir. İnşallah çözülür.
Biz dönelim yazı başlığımızın konularına.
Bu bayram ben biraz rahatladım. Ailemin
kurbanlarının alım, kesim ve dağıtım işini oğluma havale ettim. Sağ olsun o bu
işlerle uğraşırken, ben de bayram namazından sonra Harrankapı mezarlıklarındaki
aile kabristanına gittim. Ebediyete intikal etmiş olan Usul ve Furuğ’dan,
Nesepten ve sebepten tüm akrabalarımı ziyaret ettim ve tek tek hepsine
fatihalar okudum, dualar ettim. Canım kadar sevdiğim ve saydığım yakınlarımdan
ayrı bir dünyada olmanın ızdırabını şöyle söylenerek teselli bulmaya çalıştım; “Eyy ehli kubur, sizler
Bu fani hayata yeniden
gelemeseniz de ben er-geç size geleceğim”
O gün kabristanda çok güzel bir sürprizle de
karşılaştım.
Belediyemizin Mezarlıklar Müdürlüğü elemanları tüm
ziyaretçilere şeker ikram ediyor ve karanfil hediye ediyorlardı. Hemen hemen
dilenci yok gibiydi. Güvenlik de çok iyi sağlanmıştı. Her taraf tertemizdi.
Okunan Kuran ayetleri hem ölülere ve hem ziyaretçilere bir dua anlamındaydı.
Allah bu güzellikleri bize yaşatan Belediye Mezarlıklar Müdürlüğü personelinden
ve emeği geçen herkesten razı olsun.
Bayramda dört gün fırsat buldukça dışarı çıktım.
Kadim ve kutsal kentimiz Urfa adeta yerli ve
yabancı turistlerle kaynıyordu.
Çok şükür kentimiz artık huzur ve güven şehri
olmanın bereketini yaşıyor. Bütün bunlara sevindim.
Ancak mahalle aralarında oynanan hemen hemen her
yaştan kız ve erkek çocukların ellerinde oyuncak tabancalar vardı.
Kimi tabancalar ses çıkarıyor, kimi su sıkıyor,
çat-pat bir gürültüdür gidiyordu. Çocuklar aralarında oyuncak silahlarla
birbirleri ile adeta savaşıyorlardı.
Şaşırdım kaldım.
Bu nasıl oyun şiddeti çağrıştıran.
Bu duruma gerçekten çok üzüldüm.
Bana göre bu gibi gürültü çıkaran silahların
önlenmesinde ana-babalara çok iş düşüyor.
Biz çocukken çember çevirip, misket oynar,
birdirbir gibi oyunlar oynardık. Kızlar ise çizgi oynar, ip atlarlardı.
Bana göre, buna sebep bazı sinema filmi ve
Televizyon dizilerinde mafya gibi şiddet içeren suç örgütlerinin senaryolarda
yer almasıdır.
Gerçekten bayramda beni en çok üzen konu;
çocukların bu oyuncak silahlarla oynamaları oldu.
Dürüst ve şeffaf bir
toplumda; lütufta geride, kahırda önde olan dostlarınızın çok olması dileği ile
kalın sağlıcakla…