Sabri Dişli
30 Ekim 2007
şUTSO Başkanı Sayın ısmail Demirkol : “Habur sınır kapısı yetersizdir. Gerektiğinde ve olağanüstü durumlarda alternatif kapı olmalıdır. Bizim yaptığımız Araştırmalarda fiziki, coğrafi olarak ve GAP ürünlerini Ortadoğu ya taşıyacak en yakın sınır kapısı Akçakale Sınır kapısıdır”
Bu demecin üzerinden sadece bir ay geçti…
Dün akşam toplanan MKG kararları arasında, Ticari ambargo ve Habur Sınır kapısını kapatmak veya pasif hale getirmekte var.
Bölge insanını önemli geçim kaynağı olan Irak’a nakliyeyi tamamen kesmemek için, Güney Irak’a Suriye üzerinden yeni bir yol açılmasını düşünülüyor.
Sınır kapılarının kapasitelerinin arıtılması yolunda talimat verilecekmiş. Suriye’ye açılan dört kapı arasında Akçakale Sınır kapısının da adı geçiyor. Hayırlısı…
Terörün kanlı uğursuz yüzü tüm bölgenin üzerine çökmüş…
Dün akşam Televizyona kuzey Irak’lılar demeç veriyor: “işler durdu.”
Kuzey Irak’a olası bir hareket nedeniyle köyler boşaltılıyor…
Bizden bir örnek:
Tarsus TEMA Vakfı gönüllüleri beni aradı… şanlıurfa bölgesine 24 saatlik gezi düzenlemişler 46 kişiden oluşan bir grup yerli turist gelecek. Benden konaklayabilecekleri yer ve tarihi yerler gezi için güzergâh sordular… “delal ola eşeği itine” misali… Bizde memleketi tanıtma adına elimizden geleni yaptık… Misafirleri bekliyoruz. Tekrar aradılar: ”Son olaylar nedeniyle geziyi iptal ettik.”
Bunun gibi doğuya yapılan çoğu turlar iptal olmuş!
Petrol ve su kaynaklarına yakın olunca… Bölge halkı olarak, hep birlikte kirli savaşın bedelini ödüyoruz… Hem de ne bedel…
Stalinist(!) savaşçıları bölge halkına kültür hakları demokratik kazançları elde etme adına CHE savaşı veriyor ya(!) ışbirlikçileri de Claudia Roth (!) Stalin’le Claudia Roth nasıl bir araya getirdiler sorusunu da, şehir de sözde Kürt halkı adına siyaset yapanlara sormak lazım.
Bölge de suyla petrol olmazsa, değil Claudia kimse yüzümüze bakmaz!
Akçakale kapısından girdik ama nerelere geldik…
Asıl mesele ne biliyor musunuz? Siyasi destek kaybı… Bakın son seçimlerde DTP Urfa da 20 bin oy kaybetmiş. Diyarbakır da nerdeyse 2. parti konumuna düşecek…
Yani bölgenin Ekonomik refahı ve Kürt kökenli vatandaşların demokratik ve kültürel hakları verildikçe, güç kayıp ediyorlar.
Halk, Stalin’i iplemedi bile, karnı doydu, yolu yapıldı, parkı düzenlendi, oda “hade lite razi-be, dibe ampül” dedi.
Asıl mesele; demokratikleşme… aş ve iş… AB süreci içinde zaten arkası gelir, geliyor da…