Deniz Güney
18 Nisan 2013
Hani Urfa’da kadının adı yok diyorlardı ya.
Hani kadınlar törelerin kıskacındaydı ya.
Şimdilerde bunun aslı astarı kalmadı.
Hele şöyle sağınıza solunuza bir bakın.
Caddelerde, trafikte otomobilli çok kadın göreceksiniz.
Bunların birçoğunu önce yabancı memur olarak düşüneceksiniz.
Sonra, bir de bakmışsınız ki şiveleri ele verecek onları.
Erkekler gibi caka satan, Jargonuyla bir erkeğe pes ettiren kadınlar var artık aramızda.
Hele trafikte bir sıkıştırın onları.
Görün o zaman aşiretin dili nasıl suratınıza iniyor.
“Sen beni tanimisen” diye başlayan cümleleri.
“Sen beni bilimisen her halde” diye devam eden tavırları.
Sonra etrafınızda aşiretinin ismini zikrederek gözdağı veren otomobilli Urfa kadınlarını göreceksiniz.
Bir erkek gibi trafikte hız yapan, zaman zaman kırmızı ışıkta sabırsızlanıp kornaya basan, otomobilli Urfa kadınlarının birçoğu jeep kullanıyor.
En son model arabalara biniyor.
Kimi zaman park cezasına kızıp polisle tartışıyor.
Bir bakmışsınız ki parkometreciye kafa tutuyor.
Bunların sayısının her geçen gün arttığını görünce de insanın nerede o törelerin kıskacındaki kadınlar diyesi geliyor.
Kendi aralarında otomobil yarışı yapanını mı ararsınız.
Zaman zamanda kadın kadına çevre illere geziye gideni mi?
Yoksa birlikte piknikte buluşanı mı?
Hatta günü birlik havayoluyla İstanbul’u gezip geri dönenler var.
Kadın kadına tatile gidenler de oluyor elbet.
Bu güne kadar görmeye pek alışık olmadığımız otomobilli Urfa kadınları arasında bazıları, STK başkanlığı bile yapıyor.
Geçenlerde bunlardan biri
Arkadaşına arabasının anahtarını sallayarak
“Bak ben de artık trafikteyim.”diyordu
Bir başka kadın ise “Hade kız, atla arabama kuaföre gidelim” diyordu.
Ne yalan söyleyeyim otomobilli Urfa kadınları kentte sesiz bir devrime imza atıyor.
Urfa değişip gelişirken içinde yaşayanlar da bundan nasibini alıyor.
Bu sadece şehrin gelişmiş bölgelerinde değil, dezavantajlı mahallerinde de gözle görülebiliyor.
Okuyor, yazıyor ve çeşitli kurslarla katılıyor.
Sertifika alıp iş yeri sahibi oluyor.
Yada istihdama katılıyor.
Zaman zaman bir-iki üzücü olay da yaşanmıyor değil.
Ama istisnalar kaideyi bozmuyor.
Çünkü bu tür olaylar Karadeniz’de de yaşanıyor.
İstanbul’da da, Avrupa’da da yaşanıyor.
En basiti şöyle bir bakın.
Yerel gazete ve sitelerde köşe yazarlığı yapan kadınların sayısı bile son 10 yılda 10 katına çıkmış.
Vesselam…