Deniz Güney
9 Kasım 2012
Geçen gün bir bankanın, bankamatiği önünde sıra bekliyorum.
Sıra da belki 10 kişi var. Baktım birisi heyecanlı heyacanlı geldi
“Benim adım Cuma. Sıra bekleyemem” dedi.
En öne geçti ve bankamatikten para yatırmak istedi.
Herkes homurdandı. Sıradakilerden birisi de “Benim de adım Cumartesi.” dedi
Cuma kardeş de hemen lafı yapıştırdı: “İyi o zaman sen benden sonra geliyorsun.” dedi
Sıradakilerden bazıları Cuma’nın üstüne yürümek istedi
Ama aradan yaşlı bir amca; “Durun gençler, belayla çuvala girilmez.” dedi
Sıradakiler sakinleşmedi ama “Neyse.” dedi
Cuma, bankamatikten parasını yatıracaktı ki beceremedi.
Meğer bankamatikten para yatırmasını da bilmiyormuş
Pişkin pişkin bir de sıradakilerden yardım istemez mi?
Bunun üzerine “İyi valla hem haksızlık yap. Sıranın en önü geç, sonra bir de sana yardım edelim.” diyenler oldu.
Baktı ki, kendisine yardım eden olmuyor.
Bu kez de banka içerisine girip güvenlikçiden yardım istedi.
Güvenlikçi soğukkanlı bir şekilde;
“Ben sana yardımcı olmam. Sıra numaranı alıp sıranı bekleyeceksin” dedi
Baktı olmuyor. Sonra kuzu kuzu sırasını bekledi.
* * * * *
Bir gün yine iki genç bir ağacın dibinde hararetli bir şekilde tartışıyor.
Ama tartışırken gençlerden biri eliyle yeni dikilmiş olan ağacı var gücü ile sallıyor.
Sinirini ağaçtan çıkartmaya çalışıyor.
Ağaç dediğime bakmayın. Yeni dikilmiş bir fidan.
Öyle bir sinirle sallıyor ki ağacı,
Neredeyse ağacı kökünden sökecek.
Gidip bir şey söylesem kavga konusu olabilir diye,
Beladan uzak durmak lazım dedim kendi kendime.
Sonra 75 yaşında pala bıyıklı bir amcanın dikkatini çekti bu gençler,
Amca dikkatli dikkatli süzerek yanlarından geçti.
Sonra dayanamayıp geri döndü ve iki gence kibar bir dille; “Yapma evlat. Yazıktır. Neredeyse ağacı kökünden sökeceksiniz.”dedi
Gençlerden biri de ”Ne oldu amca. Bu ağaç senin mi? Sana ne!” dedi
Pala bıyıklı amaca, çok vakur bir şekilde.
Hatta “Ezel” dizisindeki Ramiz dayı repliğinde bir cevap verdi.
“He evlat. Bu ağaç benim. Ama benden çok da senin. Çünkü ben yaşlanmış, ölümü bekleyen biriyim. Ama sen çok gençsin daha. Bu ağacın gölgesinde daha çok serinleyeceksin. Bak evlat seni uyarmak da benim vatandaşlık görevim.”dedi
Gençlerden biri dondu kaldı. Ama diğeri “Bi git bey amca ya! Bi git Allah aşkına.”dedi.
* * * * *
Yine birkaç hafta önceydi. 3 Liseli genç. Sanırım iddiaya girişmişler. İddianın konusu; Kim bu ağacı kökünden sökebilir. Yani kim daha güçlü. Yeni dikildiğini tahmin ettiğim ağacı var güçleriyle çekiyorlar. Güldüm ve geçtim. Belaya bulaşmayım dedim.
Polisi aradım. Zabıtayı aradım. Sonra geldiler. Kabahatler kanuna göre üç gence ceza kesildi. Şimdi gidip bulaşsan kavga büyür. İş Kan Davasına kadar gider. Sonra onlarca kurban kesilir. Barış yemekleri düzenlenir. Bütün kavgalar da böylesine basit gerekçelerle çıkmıyor mu? Ne gereği var. Bela git benden uzak dur dedim. Siz de öyle deyin. Ve bir ağaç gibi hür. Bir orman gibi kardeş olun. Veselam…