İbrahim Halil Okuyan
7 Kasım 2012
Bir Kurdu Avcılar fena halde sıkıştırmıştır. Kurt ormanda oraya buraya kaçmakta, Ancak peşindeki avcıları bir türlü ekememektedir. Canını kurtarmak için deli gibi koşarken bir köylüye rastlar. Köylü elinde yabasıyla tarlasına girmektedir. “Ey insan ne olur yardım et bana, peşimdeki avcılardan kaçacak nefesim kalmadı, eğer sen yardım etmezsen biraz sonra yakalayıp öldürecekler.” Köylü bir an düşündükten sonra yanındaki boş çuvalı açar, Kurda içine girmesini söyler. Çuvalın ağzını bağlar, Sırtına vurur ve yürümeye devam eder. Birkaç dakika sonra da avcılara rastlar. Avcılar köylüye bu civarda bir kurt görüp görmediğini sorarlar, Köylü “görmedim” der ve avcılar uzaklaşır. Avcıların iyice uzaklaştığından emin olduktan sonra köylü sırtındaki torbayı indirir, Ağzını açar, Kurdu dışarı salar. “Bana büyük bir iyilik yaptın”. “Çok uzun zamandır bu Avcılardan kaçıyorum, Çok bitkin düştüm, Açım, Kuvvetimi toplamam için bir şeyler yemem lazım ve Burada senden başka yiyecek bir şey yok.” Köylü şaşırır: “Olur mu, ben senin hayatını kurtardım.” Verilen hizmetlerden daha çabuk unutulan bir şey yoktur” der kurt. “Ben de kendi çıkarım için senin iyiliğini unutmak ve Seni yemek zorundayım.” Ormanda karşılarına çıkacak olan ilk üç kişiye bu konuyu sormaya ve Ona göre davranmaya karar verirler.
Karşılarına önce Yaşlı bir Kısrak çıkar. “Ben sahibime yıllarca hizmet ettim, Arabasını çektim, Taylar doğurdum, Gezdirdim. Ve yaşlanıp bir işe yaramadığımda beni böylece kapıya kovdu… ” Bir sıfır öne geçen Kurt sevinirken bir Köpeğe rastlarlar. Ama o beni her gün tekmeler, Sopayla vurur…” Kurt köylüye döner, “İşte gördün” der. Köylü de son bir çabayla “Ama üç diye konuşmuştuk, Birine daha soralım, Sonra beni ye” diye cevap verir.
Başlarından geçenleri, tartışmalarını anlatırlar. Tilki hep nefret ettiği kurda bir oyun oynayacağı için keyiflenir. “Bu küçücük torbaya sen nasıl sığdın?” Kurt bir şeyler söyler, Tilki inanmamış gibi yapar: İşin sonuna geldiğini düşünen Kurt torbaya girer girmez, Tilki köylüye işaret eder ve köylü torbanın ağzını sıkıca bağlar. Köylü eline bir taş alır ve “Beni yemeye kalktın ha Nankör yaratık” diyerek torbanın içindeki Kurdu bir süre pataklar. “Sana minnettarım beni bu kurttan kurtardın” der. Tilki de “Benim için bir zevkti” diye cevap verir. Bu kürkü satarsa alacağı parayı düşünür ve Hiç beklemeden elindeki taşı kafasına vurup tilkiyi öldürür.
Sonra da torbanın içindeki Kurdu ayağıyla dürter: Yapılan iyilikten daha çabuk unutulan bir şey yokmuş…”
Bu hikayede herkes kendine bir yer bulabilir. Saygılarımla.
İbrahim Halil Okuyan İnşaat Yüksek Mühendisi 7.Kasım.2012 Şanlıurfa |